Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın 2013 senesinde Rıhle Dergisi’ne vermiş olduğu mülâkatın bölümleri:
1.Bölüm: Ayasofya’nın Başimamı Mehmet Boynukalın Kimdir?
2.Bölüm: Kitâbu’l-Asl’ın Fıkıh İlmi ve Bahusus Hanefî Mezhebinde Yeri ve Önemi
3.Bölüm: Tedvin Sonrası Usûl Çalışmaları ile Kitâbu’l-Asl’daki Usûlî Görüşlerin Mukayesesi
4.Bölüm: Tahkik Çalışmalarının Önemi ve Bu Konuda Öncelik Sıralaması
2012 yılında İmam Muhammed’in “el-Asl” isimli eseri, sizin tahkikinizle birlikte neşredildi. Öncelikle İmam Muhammed’in fıkıh ilmindeki yeri ve önemi ve sonrasında da “el-Asl”ın; özel olarak Hanefî mezhebi içerisinde, genel olarak da Fıkıh ilmi içerisindeki yer ve öneminden bahseder misiniz?
İmam Muhammed hicri 132-189 yılları arasında yaşamış, ictihad derecesine ulaşmış büyük bir fakih. Eserlerine baktığımızda onun mutlak müctehid derecesinde olduğunu tespit etmemiz mümkün. Zira İmam Muhammed, İmam Ebû Hanîfe’ye birçok görüşünde muhalefet etmiştir. Bununla birlikte o, genel anlamda ehl-i re’y olarak bilinen ve İmam Ebû Hanîfe’nin de dâhil olduğu Irak-Kûfe fıkhının esaslarını kendi kanaat ve ictihadıyla kabul etmiş bir âlimdir. Tabii İmam Muhammed’in birinci üstadı ve veliyy-i nimeti İmam Ebû Hanîfe’dir. Daha on dört yaşındayken, bir rivayete göre biraz daha erken, İmam Ebû Hanîfe’nin ilim meclisine katılmış, on sekiz yaşına kadar bu meclisin müdavimi olmuş ve İmam Ebû Hanîfe’nin ashabıyla istişare ederek ulaştığı görüşlerini yazan vasıflı talebelerinden biri hâline gelmiştir. İmam Ebû Hanîfe’nin vefatından sonra bir süre İmam Ebû Yusuf ’a talebelik yapan İmam Muhammed, Medine’ye de gitmiş, İmam Malik’ten Muvatta’ı dinlemiş ve “Muvattau Muhammed” adıyla bildiğimiz Muvatta rivayetinde İmam Ebû Hanîfe’yle İmam Malik’in görüşlerini mukayese etmiştir. Böylelikle İmam Muhammed Irak ve Hicaz fıkhını, başka bir ifadeyle ehl-i hadis ve ehl-i re’y’in görüşlerini en muteber temsilcilerinden öğrenmiş ve bu iki fıkıh okulunu yakından tanımıştır. Daha sonra Irak’a geri dönen İmam Muhammed tercihini Kûfe Okulu lehine yapmış, İmam Ebû Hanife ve İmam Ebû Yusuf ’un ictihadlarını topladığı eserleri telif etmeye başlamıştır. Kısmen İmam Züfer’in görüşlerini de bu görüşlere ilâve etmiştir. Tabii kendi ictihad ve görüşlerini de ortaya koymuştur. Bu görüş ve ictihadlar külliyatı el-Asl adlı eseri oluşturmuştur. Aslında el-Asl İmam Muhammed’in her birini müstakil bir kitap olarak telif ettiği fıkıh kitaplarının toplamından teşekkül etmektedir. Meselâ el-Asl’ın bir bölümü olan Kitabü’s-Salât aslında müstakil bir eserdir. Kitabü’z-Zekât hakeza… Sonraki dönemler-de bu kitaplar tek bir eserin bölümleri haline getirilmiştir. Bir bütün olarak el-Asl Hanefî fıkhının aslı ve umdesidir. Gerek İmam Muhammed’in bundan sonra yazdığı eserler, gerek sonraki fakihler tarafından yazılan Hanefî fıkıh eserleri el-Asl’ın füruu, dalları mahiyetindedir.
Diğer taraftan, el-Asl fıkıh tarihinde yazılan ilk hacimli külliyattır. Ondan önce yazılan eserlerde Fıkıh ve Hadis bir arada ve birbirine yakın miktarlarda bulunurken el-Asl’da yer alan hadis ve rivayetler eserin tamamına nisbetle oldukça az bir miktar tutmaktadır.
el-Asl’ın en eski ve sahih el yazma nüshalarından biri 2250 varak, matbu nüshası ise yaklaşık 7000 sayfadır. Ayrıca el-Asl’da İmam Ebû Hanîfe ve ashabının ortaya koydukları farazî fıkıh meselelerini ilk elden görme imkânına sahibiz. Bu şekilde mesele üretme ve bu meselelere çözüm arama fıkıh tarihinde bilindiği üzere İmam Ebû Hanîfe ve re’y ehline has bir usûldü. İmam Malik gibi diğer müctehidler ve genel olarak ehl-i hadis bu usûle karşı çıkıyorlardı.
Ancak el-Asl’ı gören diğer fakihler bu fıkıhtan müstağni kalmanın mümkün olmadığını anlamış ve bu külliyatın meselelerini alarak kendi mezhep ve meşreplerine uyarlamışlardır. Meselâ Mâlikî mezhebinin meseleleri Esed b. Furat’ın Irak’a gidip el- Asl’ı elde etmesi ve bu meseleleri İbnü’l-Kasım’a arzetmesiyle oluşmuş, bu meseleler “el-Esediyye” adındaki eseri oluşturmuş ve bu eser Sahnun b. Said tarafından telif edilen el-Müdevvene’nin de esasını teşkil etmiştir.
İmam Şafii ise bizzat İmam Muhammed’den el-Asl’ı dinlemiş ve bu kitapları istinsah etmiştir. Bu sebeple İmam Şafii “İnsanlar fıkıhta Ebû Hanîfe’ye muhtaçtır” ve “Fıkıhta üzerimde en çok hakkı bulunan Muhammed b. Hasan’dır” demektedir. İmam Ahmed b. Hanbel de fıkhın ince meselelerini İmam Muhammed’in kitaplarından öğrendiğini ifade etmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse el-Asl fıkıh tarihinde çığır açan bir eserdir ve bir bütün olarak fıkıh ilmi bu eserden faydalanmış ve bir ölçüde bu aslın/ temelin üzerine bina edilmiştir.
“el-Asl”ı tahkik süreci nasıl gelişti? Örneğin bu eseri tahkik etmeye nasıl ve ne zaman karar verdiniz? Çalışmanız toplamda ne kadar zaman aldı?
el-Asl’ı tahkik etme düşüncesi oldukça genç yaşlardayken, merhum allâme Zahid el-Kevserî’nin el-Asl’ın el yazma nüshalarından bahsettiği bir makalesini okurken aklıma gelmişti. Daha lisede okuyordum o dönemde. Tabii o yaşlarda bu sadece bir temenniydi. Sonra lisans ve lisanüstü tahsilimi sürdürürken İstanbul’daki el yazma kütüphanelerine gidip gelmeye başladım. Bu dönemde Murad Molla kütüphanesinde bulunan el-Asl’ın en eski nüshasını inceleme fırsatı buldum. O dönemde Murad Molla Kütüphanesi eski yerindeydi. Sonra kitaplar Süleymaniye’ye taşındı. 1998’de el-Asl’ı tahkik etmeye kesin olarak karar verdim. Ama buna ancak 1999’da doktora tezimi verdikten sonra başlayabildim. Başka işlerin araya girmesi sebebiyle fasılalı bir şekilde bu eserin tahkiki üzerinde yaklaşık on yıl boyunca çalıştım. Sonra eserin yayınlanma süreci iki-üç yılımı aldı. Bu süre içinde de eseri baştan sona birkaç kez okudum, kontrol ettim.
“el-Asl”üzerine gerçekleştirdiğiniz bu çalışmada neler yaptınız? “el-Asl” tahkikinde karşılaştığınız zorluklar nelerdi?
el-Asl fıkıh tarihinde büyük bir öneme sahip olmakla birlikte belli bir dönemden sonra maalesef çeşitli sebeplerle unutulmuş ve kütüphane raflarında kalmış bir eser. Bu sebeple, eserin nüshaları çok olsa da bu nüshalar ilim ehli arasında fazla tedavül etmediği için esere birçok yazım hatası ve tahrif bulaşmış durumdaydı. Ayrıca bazı yerlerde metinde bir kelime, bazen bir satır, bazen birkaç satır eksiklikler bulunabiliyordu.
Bu hata, tahrif ve eksikliklerin bir kısmının tashih ve tamamlanmasını siyak-sibaka bakarak yapmak mümkündü. Bir kısmında ise bu hata ve eksiklikleri ancak başka eserlerin yardımıyla gidermek mümkün oldu.
Bu konuda en çok faydalandığım eserler el-Asl’ın muhtasarı sayılan el-Hakimüşşehid’in el-Kâfi’si, el- Asl’ın müellifi meçhul olan başka bir muhtasarı, el-Kâfi’nin şerhi olan Şemsüleimme es-Serahsî’nin el-Mebsût’u ve bir Hanefî fıkıh sözlüğü olan, Mutarrizî’nin el-Muğrib’idir. İlk iki eser elyazması hâlinde, son iki eser ise matbudur. Ayrıca Hanefî fıkhına ait başka eserlere, hadis ve rivayet kaynaklarına müracaat ederek tashih ettiğim yerler de oldu.
Tabii el-Asl’ın binlerce varakı bulan nüshalarının mikrofilm veya dijital kopyalarını elde etmek de çok kolay olmadı. Bu nüshaları bir anda temin etmek mümkün değildi. Dolayısıyla belli aralıklarla nüshaları elde etmeye çalıştım. Bu nüshaların önemli bir kısmının temininde bana mümkün olan her türlü kolaylığı gösteren sabık Süleymaniye Kütüphanesi müdürleri Nevzat Kaya ve Emir Eş beylere teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca İslâm Araştırmaları Merkezi’ndeki ilmî çalışma ortamı da bu eseri bitirmeme yardımcı oldu. Bu yönden, bir bütün olarak İSAM’a da teşekkür borçluyum.
Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın 2013 senesinde Rıhle Dergisi’ne vermiş olduğu mülâkatın bölümleri:
1.Bölüm: Ayasofya’nın Başimamı Mehmet Boynukalın Kimdir?
2.Bölüm: Kitâbu’l-Asl’ın Fıkıh İlmi ve Bahusus Hanefî Mezhebinde Yeri ve Önemi
3.Bölüm: Tedvin Sonrası Usûl Çalışmaları ile Kitâbu’l-Asl’daki Usûlî Görüşlerin Mukayesesi
4.Bölüm: Tahkik Çalışmalarının Önemi ve Bu Konuda Öncelik Sıralaması
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin