Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın 2013 senesinde Rıhle Dergisi’ne vermiş olduğu mülâkatın bölümleri:
1.Bölüm: Ayasofya’nın Başimamı Mehmet Boynukalın Kimdir?
2.Bölüm: Kitâbu’l-Asl’ın Fıkıh İlmi ve Bahusus Hanefî Mezhebinde Yeri ve Önemi
3.Bölüm: Tedvin Sonrası Usûl Çalışmaları ile Kitâbu’l-Asl’daki Usûlî Görüşlerin Mukayesesi
4.Bölüm: Tahkik Çalışmalarının Önemi ve Bu Konuda Öncelik Sıralaması
“el-Asl” neşrinizin mukaddimesinin ikinci bölümünü “el-Asl”daki usûlî görüşlere tahsis ettiniz. Tedvin sonrası usûl çalışmalarındaki görüşlerle İmam Muhammed’in “el-Asl”daki usûlî görüşlerinin bir mukayesesini yapar mısınız?
İmam Muhammed’in döneminde fıkıh usûlü müstakil bir ilim dalı haline gelmemişti. Ama bu dönemde usûle dair birçok kural ve yöntemden söz edilmekteydi. Bu dönem bundan hemen sonra gelen, İmam Şâfiî’nin er-Risale’sini yazarak başlattığı fıkıh usûlünün müstakil ilim dalı haline gelme döneminin hazırlayıcısıdır. Muhtemelen bu çalışmasında İmam Şafiî de İmam Muhammed’le yaptığı münazaralardan faydalanmıştır. Meselâ er-Risale’de haber-i vahidin hücciyeti meselesinde İmam Şafii’nin serdettiği delillerin bir kısmı İmam Muhammed tarafından el-Asl’da Kitabü’l-İstihsan’da zikredilmektedir. Ayrıca kıyas ve istihsan konusunda ehl-i re’y’in öncülüğü bilinmektedir. İmam Şafii kıyası kabul etmiş, ama istihsanı reddetmiştir.
Yine İmam Şafii, İmam Malik’in ihticac ettiği amel-i ehl-i Medine’yi reddetmektedir. Dolayısıyla bu dönemde yazılan İmam Muhammed’in eserlerinde usûle dair pek çok atıf ve işaret bulunmaktadır. Kitab, sünnet, icma, kıyas, istihsan, sahabe ve tabiin sözleri, örf, Kûfe ehlinin ameli gibi birçok delile müracaat edilmektedir. Delalet ve hüküm bahisleriyle ilgili birçok terim ve kavram kullanılmaktadır. Bununla birlikte birçok terim henüz net bir anlama kavuşmamıştır veya hiç kullanılmamaktadır. Bu o dönem için tabii bir durumdur; çünkü henüz usûl müstakil bir ilim dalı değildir. Hatta aynı durum birçok konuda İmam Şafii için de geçerlidir.
Usûl ilmi günümüzde bilinen anlamıyla, yani terim ve kavramlarıyla ve geniş teferruatıyla hicrî dördüncü ve beşinci asırlarda teşekkül etmiştir. Hanefî usûlünün günümüze ulaşan ilk kapsamlı eserleri bu dönemde yazılan Cassas’ın el-Fusûl’ü, Debûsî’nin Takvîmü’l-Edille’si ve Pezdevî ile Serahsî’nin eserleridir. İmam Muhammed’in gerek usûl gerek fürû sahasında zikrettiği görüş ve meseleler, bu eserlerde ortaya konan usûl düşüncesinin temelini oluşturur. Bilindiği üzere, Hanefîlerin veya fukahanın metodu fıkıh meselelerinden yola çıkarak usûlü oluşturmaya çalışmaktır. Bu metodu meselâ Serahsî’de çok açık bir şekilde görebilirsiniz. Açın Serahsî’nin Usûl’ünü, hemen her konuda el-Asl’dan naklettiği birçok fıkıh meselesi zikrettiğini ve bu meselelerle usûlü ispat etmeye veya desteklemeye çalıştığını görürsünüz. Bu bakımdan İmam Muhammed’in usûlle ilgili görüş ve işaretlerine ilaveten, bunların yetmediği yerlerde, onun zikrettiği fürû meselelerinden hareketle bir usûl ortaya çıkarılmıştır. Bu usûl kanaatimce büyük ölçüde İmam Ebû Hanîfe, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in ictihadlarında takip ettikleri usûlü doğru bir şekilde yansıtmaktadır. Bazı teferruatta isabetli olmayan çıkarımlar yapılmış olabilir, ama sonra gelen Hanefî usûlcüler bu yanılmalara işaret etmiş ve onları düzeltmişlerdir.
Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın 2013 senesinde Rıhle Dergisi’ne vermiş olduğu mülâkatın bölümleri:
1.Bölüm: Ayasofya’nın Başimamı Mehmet Boynukalın Kimdir?
2.Bölüm: Kitâbu’l-Asl’ın Fıkıh İlmi ve Bahusus Hanefî Mezhebinde Yeri ve Önemi
3.Bölüm: Tedvin Sonrası Usûl Çalışmaları ile Kitâbu’l-Asl’daki Usûlî Görüşlerin Mukayesesi
4.Bölüm: Tahkik Çalışmalarının Önemi ve Bu Konuda Öncelik Sıralaması
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin