Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Taliban’ın bazı rahatsızlıkları söz konusu. Taliban’la da bu süreci görüşmek suretiyle nasıl ki ABD ile bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa herhâlde Taliban, Türkiye ile bu görüşmeleri çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla ters bir yanı yok, ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” açıklamalarından sonra konu üzerinde epeyce spekülasyon yapıldı. İfade etmek isteriz ki, sadece Türkiye’nin değil, Taliban’ın ne olup ne olmadığını bilen ehl-i sünnet Müslümanların yoğunluk teşkil ettiği tüm ülkelerin dinî anlayışı aynıdır.
Taliban, itikadda ve amelde Hanefî mezhebini esas alan ve geleneksel medrese eğitim sistemini metot olarak kabul eden bir yapıdır. Hareket tarzı da esas aldığı mezhebinin pratiğine dayalıdır. Dolayısıyla kendisini ehl-i sünnet olarak tanımlayan Müslümanların ve onların yoğunluk teşkil ettiği ülkelerin dünyayı inanç açısından algılayışının hakikaten de Taliban’dan bir farkı yoktur. Ayrışma ise siyasî-ideolojik yaklaşımdadır. Taliban, esasları İslâmiyet’e aykırılık teşkil eden demokrasi de dâhil beşerî sistemleri araç olarak dahî kullanmayı kabul etmez yani doğru bulmazken, diğer ülkelerdeki Müslümanlar itikadda ve amelde Taliban’la aynı algı, kabul ve kanaatleri paylaşsalar da özellikle demokrasinin araç olarak kullanılabileceği fikrindedirler. Temelde böyle küçük bir fark vardır.
Khasha’nın İnfazı ve Birtakım Aşırıklıkların Sebepleri
Taliban’ın eylemlerinde pratiğe yansıyan bazı aşırılıklar ise tam teşekküllü idarî bir mekanizmaya sahip olunmadığından, sıcak savaş ve çatışma boyutu ve Rusya ile ABD manipülasyonuyla dalgalanıp duran istikbal endişesi de hesaba katılarak münferit birtakım hareketler olarak değerlendirilmelidir. Kaldı ki idarî açıdan devlet olma özelliği taşıyan yapıların adliye, asayiş, askeriye ve istihbarat kanatlarında da benzer aşırılıklara meyleden şahıs, grup veya zümreler söz konusu olabilmektedir. Taliban’ın belki açıkça eleştirilebilecek, göçe de sebep olan tavrı ise, şer‘î düzene geçme konusunda toplumun mevcut yapısını dikkate almaksızın ve gerekli formasyonu sağlayıp uygun ortamı oluşturmaksızın keskin bir hareket tarzı benimsemiş olmasıdır. Eğer hukukî bir karar neticesinde infaz edilmiş ise Nazar Mohammed Aka Khasha Zwan’ın katli de bu kapsamda bir uygulamadır. Fakat infazının sebebi her ne kadar “güldürme” olarak ifade edilse de başka bir gerekçenin var olup olmadığı ve hukukî bir neticeye bağlı olarak mı yoksa bir grubun tavrı olarak mı gerçekleştiği hususlarını açıklığa kavuşturan bir bilgiye ulaşamadım.
Taliban ile dünyanın muhtelif coğrafyalarında yaşayan ehl-i sünnet Müslümanların dine yönelik kaynak ve eğitim anlayışı, inanç ve metodoloji açısından aynıdır fakat Khasha özelinde bahsettiğimiz ve başka örneklerle de gündeme gelebilecek konu “inanç” değil “fiil” ile yani pratikle ilgilidir. Dolayısıyla, “Aynı inanç ve mezhebe uyan bizdekiler de komedyenlerin idamını savunur, idareyi ele geçirseler böyle yaparlar” demek gerçekten büyük bir anlayışsızlıktır. Taliban’ın bu tür uygulamaları, bölgedeki sosyo-kültürel seviyenin (seviyesizliğin) de bir sonucudur. Zira dinin pratiğe uygulanmasında bu faktörlerin büyük rolü vardır.
Beşerî Sistemlere Meyleden Müslümanlara Mesaj
Taliban’ın idareyi ele almadaki başarısı esasında beşerî sistemleri araç olarak kullanmayı benimseyen Müslümanlara karşı, beşerî sistemlerden uzak durup kadro yetiştirmeyi ve halka şuur aşılamayı tercih etmek suretiyle devlet idaresini, karşısında durulmaz şuur seliyle ele almayı amaçlayan Müslümanların başarısıdır. Diğerleri ise demokrasi bulaşığıyla, bugün birilerinin kızıp durduğu ve günah keçisi ilân ettiği İslâm’ın siyasallaştırılma gafletine düşmüşlerdir. İşin gerçeği, 24 saat siyasal İslâm’a sövüp sayan kimseler Taliban’a bayılmalıdır. Öyle ya, hele bi tanıyın, seversiniz!
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin