Oldukça tuhaf bir seçime doğru gidiyoruz. Hakikaten de sonuçları itibariyle son derece önemli bir seçim olacak, memleketin onlarca yıldır görmediği kadar önemli bir seçim! Seçimin belirleyici partileri; Demirtaş’ın Eş Genel Başkanlığını yürütmekte olduğu HDP ile Perinçek’in Genel Başkanlığını üstlendiği Vatan Partisi olacak gibi gözüküyor.
Bir memleketin geleceğinin belirleyicisi Demirtaş ve Perinçek gibi dünü ve bugünü hepimize malum şahıslar oluvermişse, o memleketin içerisinde bulunduğu ahvali, içinden geçmekte olduğu dramı anlatabilmek için başka bir cümle kurmaya lüzum yok sanırım.
HDP önemli, belirleyici bir aktör konumunda zira onların barajı aşıp aşamamaları, meclisteki sandalye dağılımını, bilhassa en az 330 bandını yakalamayı hedefleyen iktidar partisinin sandalye sayısını +/- noktasında ciddi bir şekilde etkileyecek, belki de tek başına iktidar serüveninin nihayete erişinin de müsebbibi olacaktır. HDP’nin, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığından daha evvel başlayan BDP’den HDP’ye eviriliş süreci son dönemin en önemli hamlesi…
BDP’den HDP’ye evirilen hareket bu eğilimiyle, sol rüzgarları arkasına almak, marjinal sol gruplara ve anarşist fraksiyonlara alternatif olmayı, Doğuda Marksist-Kürtçü, batıda ise merkez solun daha da solunda yer alan kesimler için bir seçenek olmayı planladı.
Köhne Kapının Kilidi: Alevi Oyları
Burada ‘’Alevi’’ faktörü üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. Zira AKP tarafında bulunan azınlıktaki Alevi grupların dışında kalan, CHP’den de umduklarını bulamamış, memlekette kemiyet yönünden ciddi bir düzeyde bulunan Alevilere kucak açmış sol tandanslı partilerden birisi HDP iken diğeri ise Perinçek’in Vatan Partisi.
Demirtaş’ın son günlerde, Diyanet aleyhine yoğun konuşmalarının arkasında da zaten Alevilerin algısını yönlendirme gayesi yatmaktadır. Demirtaş’ın Diyanet aleyhindeki söylemlerinin yanı sıra, Ermeni Soykırımı olarak propaganda edilen döneme ait yorumları da dikkat çekici. Demirtaş, bu tavrının yeni olmadığını, avukatlığa başladığından beri ‘’Ermeni Soykırımı’’ iddialarını desteklediğini hatta bunun bizzat savunucusu olduğunu söylüyor, her mikrofon uzatıldığında bunu rahatlıkla, hiç çekinmeden ifade edebiliyor.
Bu söylemler de çok açıktır ki; gerek Ermeni kökenli cenahın gerekse de vaktiyle tehcire maruz kalmak istemeyen ve kendilerini kürt ya da alevi -hatta bir kısmı kürt-alevi- olarak gösteren Ermeni dönmelerinin algısına dönük, ayrıca Batı’dan biraz daha destek almaya yönelik söylemlerdir.
Alevi Oyları ve Vatan Partisi
Alevi oyları konusunda Perinçek de boş durmuyor gördüğümüz kadarıyla. Ulusal Kanal’da, ilgili internet siteleri ve mecmualarında bazı Alevi dernek ve vakıflarının başkanlarının konuşmaları, demeçleri sıkça yer buluyor. Mevcut tabloya göre HDP’nin bu seçimde Alevilerden ciddi oranda oy alabilmesi zor görünüyor. Fakat Avrupa’dan bilhassa Almanya-Hollanda gibi Kürtlerin ve Alevilerin yoğun olarak yaşamakta olduğu kesimlerden gelen anket sonuçları -eğer gerçekçi olup da algı yönlendirmesi gayesiyle düzülmüş sonuçlar değilse- CHP’nin Alevi oylarını ciddi oranda kaybedeceğinin bir işareti olarak değerlendirilebilir. Burada Alevi oyları bağlamında Vatan Partisinin önemli bir rol üstleneceğine kesin gözüyle bakılabilir.
Doğu Perinçek’in Vatan Partisi, adaylarıyla ön plana çıkan bir parti. Bir kısım Ergenekon ve Balyoz savunucularını yanına katarak daha çok halkın ekranlardan, haberlerden ve gazete manşetlerinden tanıyıp bildiği, taraflarınca da sempati duyulan şahısları aday göstermiş olması bakımından, Vatan Partisinin aday seçiminde başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Doğu Perinçek’i tahliyesinden beri incelediğimiz vakit, HDP ve CHP aleyhinde gösterdiği tepkiyi, konu AKP olduğunda göstermeyip bilakis yer yer AKP’ye paralel bir tavır takındığı yönünde bir saplama yapabilmemiz mümkündür. Burada tabii ‘’AKP rakibi değil, rakibi CHP ve HDP’dir. Dolayısıyla AKP yerine onlara vurması normaldir’’ şeklinde bir izah getirilebilir ama atıf yapmış olduğumuz süreç iyice incelendiği takdirde meselenin bu kadar masum olmadığı yönünde en azından bir şüphe izhar olacaktır.
Dünyada Yeniden Soldan Esmeye Başlayıp Syriza ve Podemos İle İvme Kazanan Rüzgarlar
Bugün sırf AKP iktidardan düşsün diye HDP’nin barajı aşmasını gözlemeye başlayanlar var. Bunlar büyük bir yanılgı içerisindeler. Hem yukarıda yazmış olduğumuz HDP’nin kendisini solda alternatif olarak gösterdiği konum hem de dünyada yeniden soldan esmeye başlayan rüzgarların memlekete sirayetine HDP’nin bir giriş kapısı olabileceği yönündeki ihtimal, fikir ve görüşlerini sadece AKP’den kurtulmak üzere kurmuş olanların düşünce ve yaklaşımlarının ne kadar da sığ olduğunu gösteriyor.
Yunanistan’da Çipris’in iktidara gelişi, Kıbrıs’ta yine sol tandanslı bir adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi, İspanya ve daha başka Avrupa ülkelerinde yeniden yükselişe geçen sol akımlar, alarm sirenlerinin acı acı çaldığını açıkça haykırmaktadır.
HDP’nin barajı az bir farkla aşması belki kısa vadede büyük bir sorun olarak görülmeyebilir ama soldan esecek rüzgârların ileride kuvvetlenmesi yönündeki ihtimal bizlere, bu durumu biraz daha irdelemek gerektiğini telkin ediyor.
Her ne kadar bazı ülkelerde sol partilerin iktidara gelebilmesi kısa vadede mümkün gibi gözükmese de tarihe bakıldığında anlaşılacağı üzere, söz konusu siyaset rüzgarları bir anda büyüyüp çabucak yayılabilen rüzgarlar olup ciddi bir yönlendirme gücüne sahip unsurlardır. Dolayısıyla solun iktidara hiçbir şekilde gelemeyeceği düşünülen ülkelerde bile birtakım ittifaklara bağlı olarak bu akımların yükselebilmesi en azından küçük bir ihtimal olarak hatırda tutulmalıdır.
Velhâsıl-ı Kelâm HDP’nin barajı aşma ihtimalini farklı açılardan değerlendirmek gerekmekte, mesele sadece AKP gitsin de ne olursa olsun noktası üzerinden ele alınarak savuşturulacak kadar basit görünmemektedir.
Milli İttifak
Konu seçim olunca Milli İttifak’a temas etmeden geçmek büyük haksızlık olur. Bu seçimde iş yapması zor gibi görünse de, iyi bir hava yakaladıkları söylenebilir. MHP’nin destek vermemesi ise kendi içerisinde anlaşılabilir bir şeydir. İttifak gerçekten zor bir iştir. O listeleri yapmak, her iki tarafı, iki tarafın kurmaylarını ve dahi her iki delegasyonu üstüne bir de parti tabanlarını razı edebilmek neticede mühim bir başarıdır. Bu iş, her şeyden evvel diğergâmlığı ve fedakârlığı gerektirmiş, taraflar da üzerlerine düşeni yapmak suretiyle bu işin üstesinden hakkıyla gelmişlerdir. Syn. Kamalak ve Destici’de biz bu fedakârlığı, o samimiyeti ziyadesiyle gördük. Allah (Celle Celâluhû) yollarını açık etsin.
Milliyetçiler… Onlar içinse bu seçim; harbiden de iki ucu pisliğin içine batıp gömülmüş alevden değnek…
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin