Bu işler o kadar kolay değil. AKP’ye alternatif arayan sağ seçmen bu ittifakı arzuluyor. Siyasi partilerin içini, işleyişini bilenler bu işlerin ne kadar zor olduğunu da yakinen bilirler. Çünkü işin içerisinde koltuk davası vardır. Milletvekilliği ayrıcalığı ve etiketinden istifadenin yanı sıra bir de kıyak emeklilik söz konusudur. Milletvekili seçildikten sonra 2 yıl görev yapmış olma durumunda emeklilik hak edilmekte, şahsın primi tamam olduğu takdirde emeklilik hemen tahakkuk etmekte, prim tamam değilse emeklilik, ilgili yaş aralığına gelindiğinde tahakkuk etmektedir.
Dolayısıyla merhum Alparslan Türkeş Bey’in oğlu da dâhil muhtelif dünya görüşleriyle ya da siyasi görüşlerle özdeşleşmiş muhtelif zevatın oğullarının milletvekili seçilmeye uygun bir liste sıralaması üzerinden –babalarının ve kendilerinin duruşuyla tam olarak örtüşmeyen siyasi yapılardan- gelen teklifleri değerlendirmelerini işaret etmiş olduğumuz hususlar göz önünde bulundurularak çok da tuhaf karşılamamak gerekir.
Seçilebileceği bir yer ve sıradan teklif geldiği takdirde ilgili şahıslar böyle bir teklifi neden değerlendirmesinler ki? Okumuş etmiş, iyi bir seviyeye gelmişsinizdir, babanızın oğlu olma yolunda da sonuna kadar yürümüşsünüzdür bir de üzerine milletvekili etiketi, bu etiketin sağlayacağı imtiyazlar ve kıyak emekliliği eklediğiniz zaman bu bala banılmış yağlı teklifi reddetmeniz için hiçbir sebep yok!
Siyasi kariyerinize devam etmeyi düşünmeseniz bile, bilmem kaçıncı dönem milletvekili etiketini ömrünüzün sonuna kadar kullanmaya devam etmekle birlikte bu etiketinizi öldükten sonra mezar taşınıza dahi yapıştır(t)abilirsiniz. Siyaseti bıraktığınız anda ciddi bir emekli maaşı ve önünüze gelecek genel müdürlük seviyesindeki muhtemel iş teklifleri… Daha ne olsun ki?
(Yazmakta olduğum şu perspektifle belki de Fatih Erbakan ya da başka şahısların AKP’den aday olması durumunda yazacaklarımın yolunu yapıyor olabilirim.)
Bir de çok konuşup, çok dinleyip de araştırma yapmadan yetinme huyumuzun getirdiği nur topu bir arızamız var… Bazı kardeşler partilerin birleşmesiyle seçim ittifakını birbirine karıştırıyorlar oysaki arada önemli farklar vardır.
Partilerin birleşmesi ya da siyasi ifadeyle: bir partinin bir diğer partiye iltihak etmesi yani olan tüzel kişiliğini feshedip bir başka partiyle birleşerek onun çatısı altına girmesi öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değildir. Söz konusu birleşme, her iki partiyi feshetmek suretiyle yeni bir parti kurulumu yoluyla da gerçekleştirilebilir. Bu diğerinden belki de daha zor bir iştir. Ciddi delege pazarlıkları olur. Öyle şeyler olur ki, inanasınız gelmez… Bir bakmışsınız; eski dostlar düşman, azılı hasımlar ise dost olmuş. Burası uzun ve sert gider, şimdilik geçelim…
Partilerin genel birleşmesiyle seçim ittifakı arasındaki en büyük fark, seçim sonrası milletvekillerinin eski partilerine dönmek suretiyle mecliste kendi partilerini temsil etmeleridir. Yani sözünü ettiğimiz ittifak sadece milletvekili seçimleri sonuçlanıncaya kadar bir liste birliğinden ibarettir.
Seçim ittifakı genel parti birleşimlerine göre daha kolay olsa da bilhassa MHP+BBP ya da MHP+BBP+SP ittifakı özelinde son derece zor bir iştir. Ciddi hesap ve fedakârlık, bazı şeylerden feragat ister.
Bu sebeple MHP’ye kızanların tavrının çok gerçekçi görünmediğini ifade etmeliyiz. Aşağıda yer vermiş olduğumuz ekteki Milletvekili dağılımına bakarsanız MHP’nin ancak çok az seçim bölgesinde 1 vekilden fazlasını çıkartabildiğini göreceksiniz. Bu dönem, o listede yer alan bazı seçim bölgelerindeki milletvekili sandalyeleri bile tehlikede gibi görünüyor.
İttifak söz konusu olacak olursa BBP ve SP’nin milletvekili adayları seçime MHP listesinden gireceğinden kim hangi seçim bölgesine hangi sırayla yerleştirilecek bu büyük bir problem. Zira bu hesap aynı zamanda MHP’nin belli illerde temsil edilme durumunu riske atması demek.
Bu noktada, BBP ve SP’nin, MHP’ye birden fazla milletvekili çıkartabilecek bir oy yüzdesi sağlayacak ağır toplarının durumu ve ittifakın arkasına alacağı seçmen rüzgârı belirleyici olacaktır. Bu liste ve sıralama üzerine yapılacak olan hesapların tutmaması durumunda ise bu işten en büyük zararı da şüphesiz yine MHP görecektir.
BBP ve SP’de bugün, bir ilden aday gösterilip de tek başına iki ya da daha fazla milletvekilinin alacağı oranda oy alabilecek kişi sayısı (spekülasyona sebebiyet vermemek için isim zikretmek istemiyorum) 1-2 seçim bölgesi bağlamında 2-3 kişiyi geçmez. İttifakın, her üç partiyi de memnun edebilecek bir sonuç getirmesini sağlayacak rüzgârı arkasına alabilme ihtimali de son derece düşük gibi görünüyor…
AKP’ye alternatif arayan seçmen bu ittifakı arzuluyor ve gerçekleşeceği yönündeki haberlerle ümitlenip, gerçekleşmeyeceği yönünde haberler çıktığında ise hayal kırıklığına uğruyor ya da en azından umutsuzluğa kapılıyor. Hatta öyle ki; ittifak yönünde haberler geldiğinde MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin ahlaklı, devlet terbiyesi almış hatta kıymeti tam olarak bilinemeyip hakkı henüz teslim edilememiş bir adam olarak övülmesine dair beyanlarla karşılaşabilirken, ittifakın gerçekleşmeyeceği yönünde gelen haberler karşısında ise Rahşan’ın bahçesindeki kukla pozisyonuna kadar ötelenebildiğine aynı ağızlardan şahit olabiliyorsunuz.
Uzun lafın kısası, soruluyordu bu işe sen nasıl bakıyorsun diye, bu vesileyle şu işin sanıldığı kadar romantik ve pembe bir iş olmadığını, taraflar bilhassa da muhtemel ittifakın tabanı ve büyük ortağı konumunda yer alan MHP açısından ihtiva ettiği sakınca ve riskleri kısaca anlatmaya çalıştım.
Kanalizasyonun Solu
Bir de kanalizasyonun solundaki duruma göz atarak bitirelim…
HDP pohpohlanırken bunun hükümet projesi olduğu yönündeki propaganda ile seçmen, Doğu Perinçek’in, posası çıkmış bazı eski siyasetçiler ve ıskartaya çıkmış bazı bürokratlarla balyoz ve Ergenekon psikolojisinin buldozer gibi üzerinden geçtiği bazı ezik şahısları ve bütün zamanların ‘’kaybedenlerini’’ bünyesine kattığı İşçi Partisi’nin yeni versiyonu olan Vatan Partisine kaydırılmaya çalışılıyor.
Ulusal Tv’yi açarsak Vatan Partisi iktidara yürüyor. Ortada bir rüzgâr var ama yellenme kuvvetini bile aşmaktan uzak bir rüzgâr mı yoksa gerçekten de ciddi bir hava akımı mı söz konusu bunu anlamak güç. Ya gerçekten kayda değer bir şey olmadığından ya da medyayı gasp etmiş iktidar yanlısı medyanın konuya dair haberleri maksatlı olarak gizlemesinden sebep bunu tam olarak kestirebilmemiz mümkün olmuyor. 7 Haziran akşamı sandıklar açılıp seçim yasakları da kalktıktan sonra ajanslara düşecek ilk sonuçlarla birlikte neticeyi hep birlikte müşahede edeceğiz.
Ek:
MHP’nin 1den Fazla Sandalyeye Sahip Olduğu İller ve Seçim Bölgeleri
İst. 1. Bölge→2
İst. 2. Bölge→2
İst. 3. Bölge→3
Ankara 1. Bölge→2
Ankara 2. Bölge→2
Adana→3
Antalya→3
Bursa→2
Mersin→2
Konya→2
Manisa→2
Osmaniye→2
Bilgi için bkz. http://secim2011.hurriyet.com.tr/partidetay.aspx?pid=24
Not. Bu milletvekili sayıları seçimden hemen sonraki dağılıma göredir. Sonradan vefât, ihraç, istifa vb. gibi sebeplerle partisiyle ilişiği kesilen şahıslar bu hesaba katılmamıştır. Mesela: MHP’nin Antalya’dan 3 milletvekili görünüyor bu listede fakat Yusuf Ziya İrbeç sonradan ihraç edilmiş, MHP’nin Antalya’da 2 milletvekili kalmıştır.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin