[*] Başkanlık Sistemi Türkiye için uygun bir sistem midir, yoksa değil midir, Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık kitabında ve MHP’nin yıllar öncesine ait bazı bildirilerinde, el kitap ya da kitapçıklarında öngörülen Başkanlık sistemi üzerinden AKP’nin, Ülkücüler üzerine propaganda yürütmesi ve bazı Ülkücülerin de buna –olumlu şekilde- mukabele etmeleri tutarlı mıdır? Bu sorulara kısaca cevap arayalım.
Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı makamı saçmalıktan ibarettir bir defa. Gerek eski yetkileri gerekse de mevcut yetkileri itibariyle, bir adama hem üstün yetkiler vereceksin hem de süs köpeği gibi sadece temsil makamı diyerek bir teamül atacaksın ortaya. Mustafa Kemal Paşa için özel olarak tasarlanmış bir makam olduğu besbelli. Sonradan da hiçbir işe yaramamış bilâkis zaman zaman postal yalayıcılığından uşaklığa, kimi zaman düpedüz belâya dönüşmüş bir makamdır.
Bu sebeple, en doğru sistemin Başkanlık sistemi olduğu çok açıktır. Buna bir sistem olarak, kurum olarak itiraz etmek asla doğru bir iş değildir. Hem hızlı karar ve alınan kararların hemen icraata dökülmesi açısından hem de mekanizmanın daha olumlu işlemesi açısından güzel bir sistemdir. Fakat hepinizin bildiği üzere birden çok tipi olan bir sistemdir aynı zamanda ve muhtevası, ayrıntıları konuşulup tartışılmalıdır, sistemin kendisi değil…
Yalnız Başkanlık sisteminin hızlı karar mekanizması ve hızlı icra özelliğinde en önemli ayrıntı yasama-yürütme ve yargı erkeklerinin kıvamı, olgunluğudur. Sistem gücünü, yasama, yargı ve yürütme erklerinin bağımsız gücünden almaktadır. Türkiye’de bunların henüz baş harfi bile kıvama erişebilmiş durumda değildir. Hele hele de bugün emniyet ve hukuk alanına konuşlanmış bir ‘’paralel’’ yapıdan söz ediyorsak, böyle bir durumda Başkanlık Sistemine geçmek demek harakiriden farksız bir şeydir. Bir de denetleyici kurumların vahameti gözler önündedir ki, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Sayıştay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ilh. gibi kurumların durumu da malumdur. Yani bugün için bu sisteme geçiş yapmak büyük bir risktir. Fakat Tayyip Bey’in ısrarını anlayabilmek de mümkündür.
Tayyip Beyi ve AKP’lileri anlayabilmek de mümkündür dedik, dolayısıyla, AKP’lilere ya da AKP’ye bu sistem odaklı propaganda neticesiyle oy verecek olanlara benim herhangi bir sözüm yoktur ama Türkeş Bey de bunu savunuyordu diyerek oy isteyen, propaganda yapanlarla, bunu göz önünde bulundurarak AKP’ye oy verecek olanlara, bunun böyle olmadığını hatırlatmak isterin naçizane.
Madem ahlaklı siyaset diyorsak, temiz siyaset diyorsak, bizim burada yazacağımız hususlara da kulak verilmeli, bizim karımıza ise ‘mubahtır’ çirkinliği ve alçaklığından uzak durulmalıdır.
Türkeş Beyin Başkanlık Sistemi ve AKP’nin Öngördüğü Sistem Arasındaki Hayati Farklar
AKP’nin, Türkeş Bey üzerinden, Başkanlık Sistemi söylemiyle bilhassa Ülkücülere karşı propaganda yürütmesi ahlaki değildir. Zira Türkeş Bey’in ayrıntı olarak üzerinde durduğu hususların AKP’nin taslağına uygun olup olmadığı, AKP’nin taslağı tam olarak açıklamamış olması sebebiyle tam bir muammadır. Hatta gidişat, Türkeş Bey’in üzerinde durduğu hususlara aykırılık olduğu yönündedir…
Bunlara göz atalım kısaca:
1- Senato: AKP’nin taslağı netleşmiş değil o yüzden tam olarak bilemiyoruz öngörülen sistemin muhtevasını ama ‘Türk Tipi Başkanlık olacak, senato olmadan da olur’ denilse de, özellikle 3. döneme takılanlar başta olmak üzere, Tayyip Bey’e yakın bazı isimlerin senatörlüğünden bahsediliyor. Yani bir senato olacak gibi görünüyor Eyalet sistemi olmasa bile.
Türkeş Bey zaten en başta, meclisin hızını kesebilecek, bazıları kaydı hayat şartıyla seçilecek olan senatörlerden oluşan senatoya karşıdır. Dolayısıyla bunun bulunduğu sistemin, Türkeş Bey’in uygun bulduğu sistemle bir ilgisi yok. Bu saçma sistem de zaten Türkiye’ye 1960 darbesinden sonra monte edilmiş, 12 Eylül darbesinden sonra kaldırılmıştır.
Yani darbecilerden birinin getirip birinin götürdüğü bir sistemi tekrar getirmek, hangi darbecilerin mantığından uzaklaşıp, hangilerinin mantığına yaklaşmaktır?
2- Üniter Yapı: Türkeş Bey’in, Başkanlık sistemi mevzuunda üzerinde en çok durduğu noktalardan biri de ‘’Üniter Yapı’’ anlayışıdır. AKP’nin bu konuda ne yapacağı ya da ne şekilde adım-adımlar atmak istediği net değildir. Gelen birtakım seslere bakılacak olursa, üniter yapı doğrultusunda değil de, birden çok kimlikli bir yapı öngörülmektedir. Söz konusu sistemin ‘’temelini’’ oluşturacak olan bu husus da Türkeş Bey ve AKP’nin görüşleri arasında açık bir tezada işaret etmektedir.
3- Eyalet Sistemi: Türkeş Bey’in, Başkanlık Sistemine dair görüşleri arasında en çok karşı çıktığı hususlardan birisi de Eyalet Sistemidir. AKP kurmaylar her ne kadar, Başkanlık Sistemimiz Türk Tipi olacak, eyalet sistemi olmadan da Başkanlık Sistemi olur deseler de bu konuda ne yapmak istedikleri henüz netleşmiş değildir.
4- Federal Yapı: Türkeş Bey’in en çok karşı çıktığı hususlardan birisi de federal yapıyı muhteva eden bir sistemdir. Dolayısıyla, onun öngördüğü yapıda federal sisteme yer yoktur. AKP’nin ise buna dair net bir söylemi olmadığı gibi, Eyalet Sistemi söz konusu olmasa bile, bir tür Federal yapıya sistem içerisinde yer verecekleri muhtemel gibi gözükmektedir.
5- Sosyal Temsil Sistemi: Türkeş Bey’in Başkanlık Sisteminin muhtevası noktasında üzerinde durduğu en önemli ayrıntılardan birisi de, her bir sosyal dilimden belli oranda bir temsil yetkisinin sağlanması, kamuoyunun kendi vekillerini kendisi seçmesi, sivil toplum kuruluşlarının bu sisteme kanalize edilmesidir. AKP’nin taslağında böyle bir şey olduğuna dair herhangi bir haber yoktur, böyle bir şeye yer verme ihtimalleri de zayıf gibi görünmektedir. Burhan Kuzu dâhil olmak üzere, bundan bugüne kadar bahseden olmamıştır.
Size işte birbiri ardınca sıralanmış –artırılabilecek ama bu kadarıyla iktifa etmiş olduğumuz- hayati tam beş madde… Türkeş Bey’in öngördüğü Başkanlık Sisteminde olmazsa olmaz olan bu beş maddenin AKP’nin öngördüğü Başkanlık Sisteminde ‘kesin’ olarak gözetileceğine dair bir bilgi yok.
Bütün bunlardan sonra, Ülkücüler ve Bahçeli, Başbuğ dedikleri Türkeş Bey’in ortaya koymuş olduğu Başkanlık Sistemine karşı çıkıyorlar demek, perhizdeyken bol miktarda tuzlu ve acılı tüketmek gibi bir şey olsa gerek!
En azından ilk dört hususu AKP gözeteceğini açıklamış olsa, MHP’nin buna desteği gündeme gelebilecektir. ‘’Üniter yapıyı koruyacaksanız Anayasa Değişikliğinde varız’’ açıklamasını da zaten yapmışlardır.
Televizyon programlarına katılıp da Dokuz Işık kitabını ve bu meselede Türkeş Bey’in görüşlerinin yer aldığı kitap veya kitapçıkları gösteren Melih Gökçek’e de ne demeli bilmiyorum. Bir adamda utanma ve arlanma olmadıktan sonra, o adamdan beklenmeyecek bir iş yoktur.
[*] Genç bir Ülkücü kardeşimizin yöneltmiş olduğu sual vesilesiyle…
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin