Ak Parti ve MHP tabanları birbirine yakın olduğundan, bazı tikel konularda başlayan işbirliğinin sağlıklı bir ittifaka dönüşmesi zor olmadı. Bu ittifak karşısında konuşlanan Millet İttifakı’nın, taban geçişkenliği zayıf partilerden oluşmuş olması, birtakım pazarlıklar neticesinde sağlandığını gösteriyor. İstanbul’da adlî sürecin devam etmesi sebebiyle resmî seçim sonuçlarının henüz açıklanmadığı şu günlerde, bahsettiğimiz pazarlıklar sadece birer iddiadan ibaret bulunsa da, talep seslerinin günden güne yükseldiği ve vaatlerin gün yüzüne çıktığı bir süreci yaşıyoruz.
Söz konusu pazarlıklara bağlı iddialardan biri de, Eşbaşkan Sezai Temelli’nin: “İstanbul ve Ankara adayları seçildikleri takdirde bilmelidirler ki, HDPlilerin oyları sayesinde seçilmişlerdir” (şeklinde özetleyerek kaydettiğimiz) beyanatından da anlaşılacağı üzere, HDP’nin, etkili bazı müdürlüklere, bilhassa İSKİ müdürlüğüne talip olduğuna yönelik iddiadır.
Ciddi bir alt yapı sorunuyla boğuşmakta olan kadim şehir İstanbul’un kanalizasyon işini HDP’nin uhdesine bırakmak, büyük bir bilinmezliğe savrulmak; içme suyunun yönetim, denetim, sevk ve güvenliğini teslim etmek ise, hayatî bir tehlikeye kapı aralamaktır.
Habîs Ruhlar ve Kötü Plânlar
Ünlü aktör Jackie Chan’ın 2002 senesinde gösterime giren ve daha sonra Türk televizyonlarında da defalarca yayımlanan “Smokin” (The Tuxedo) adlı filminde, kentin su pazarını tekeline almak isteyen kötü niyetli bir girişimcinin hedefi konu edinilir. Plâna göre, suda yürüyebilen bir grup “su koşucusu” böceği, bakteri taşıyıcı unsur olarak kentin şebeke suyuna salıverilecektir. Sihirli smokine sahip aktörümüz bu plânı engelleyip şehre yönelik tehdidi bertaraf eder.
Söz konusu filmde dikkat çekilen husus, konumuz açısından oldukça mühimdir. Zira bir şehre yapılabilecek en büyük ve etkili sabotajlardan biri, su şebekesine bakteriyel ya da biyolojik salınım yoluyla yapılabilecek sabotajdır. Nitekim askerlik vazifesini operasyonel birliklerde yapmış olanlar, komuta kademesi tarafından yapılan uyarıların başında; el yapımı patlayıcılara (eyp) yönelik uyarılarla, köylerde ya da geçitlerde bulunan su kaynaklarının tuzaklanmış, yani zehir karıştırılmış olma ihtimaline yönelik uyarıların geldiğini bilirler. Bu tür sabotajlar, tatbiki zor olmayan; fakat sonuçları son derece ağır olabilecek sabotajlardır.
Manevî Temizlik
Temizlik mefhûmu fıkhî açıdan; maddî ve hükmî temizlik olmak üzere iki sınıfta incelenir. Hükmî temizliğin şartları bellidir; şehir şebeke suyunun bu açıdan durumu izahtan varestedir; lâkin işin bir de manevî ciheti vardır ki, suyun maddî ve hükmî açıdan temiz olması, ruh sağlığı açısından kâfi değildir.
Manevî temizlik; bedenden, yani maddeden ruha nüfuz eden temizliktir. Hükmî temizlik açısından birinci dereceden ihtiyaç maddesi özelliği taşıyan su, her ne kadar kimyasal yapı itibarıyla oksijen ve hidrojen atomlarının bileşiminden meydana gelen bir madde olsa da, eşyanın hakikati bağlamında muhakkak bir maneviyata sahiptir. Bu konu daha çok tasavvuf ve havas ilimlerinin alanına girmektedir. Suyun bu manevî kimliği; kimin elinin değdiğine veya kim tarafından sevk ve idare edildiğine dair hususlar gibi daha pek çok ayrıntıya bağlıdır.
Nitekim Zünnûn el-Mısrî kuddise sirruhunun, saliha bir kadın tarafından gönderilen yemeği, zalim bir kimsenin tabağı içinde geldiği gerekçesiyle yemekten geri durması, bu anlamda çarpıcı bir örnektir. Bişr el-Hâfî kuddise sirruhununzalimler eliyle açılan su kanallarından geçen suyu içmemesi; eslâfımızdan bazı zâtların hac yolculuğu sırasında, zalim sultanlar tarafından yaptırılmış olan suyollarından geçen suyu kullanmamaları ve Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatlerinde abdest suyunu yanında götürmesi, bu konuya ilişkin, kaynaklarımızda yer alan mühim örnekler arasındadır.
Nihaî Sonuca Yönelik Temenni
Bu açıdan bakıldığında suyun yönetiminin bahsettiğimiz hassasiyete sahip olmayan kimselere verilmesi, birtakım ciddi problemlere sebebiyet verecektir. Temennimiz, idarenin yâd ellere geçmemesi ve başında kirli pazarlıkların yapıldığı kokuşmuş bir tezgâha dönüşmemesidir.
Gâvur memleketinde olsak ne âlâ, sineye çekeriz de; bu topraklarda olması başka bir dava!..
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin