Nişan; erkeğin, evlenmek istediği kadına veya ailesine bu isteğini ya doğrudan doğruya kendisinin ya da anne-babasının yahut da üçüncü bir şahsın bildirmesidir. Fıkıh dilinde buna “hıtbe” denir. Kız veya ailesi bu talebi onaylayacak olursa nişanlanma gerçekleşmiş olur. Böylece söz kesilmiş ve evliliğe giden yolda ilk adım atılmış olur.
Çiftlerin Birbirini Tanıması
Evlilik öncesi, hatta örfümüzde nişanlanmadan önce ömür boyu sürecek olan bir adım atılacağından tarafların birbirlerini tanıması anlamında araştırma yapmaları ve evlenecek olan kız ve erkeğin meşru ölçülere riayet ederek birbirlerini görmelerinde dinen bir sakınca yoktur.
Flört Asla Câiz Değildir!
Bir kızın bir erkekle flört etmesi, yani nikâh olmadığı gibi nişandan önce birbirlerini tanıma adına arkadaşlıkları asla caiz değildir. Birbirimizi tanımadan nasıl evleniriz, insan evleneceği kişiyi tanımalıdır gibi gerekçelerle bunun caiz olması gerektiği yönündeki beyanlar, hezeyandan başka birşey değildir. Dinen caiz olmayan bir şey için gerekçe üretmek beyhude bir gayretin ötesine geçemez.
Nişanın Hukukî Bir Karşılığı Yoktur
Taraflar arasında yapılan bir merasimden ibaret olan nişanın, hiçbir hukukî değeri yoktur. Ayrıca İslâm hukuku, aralarında söz kesilen kişilere evlenme zorunluluğu da yüklememektedir.
İslâm’da kız veya ailesi tarafından onaylanmış veya onaylanmamış davalar mahkemeye intikal ettirilmemektedir. Ancak kız, istemediği bir evliliğe zorlanacak olursa henüz nişan aşamasındayken mahkemeye gelerek bu kişi ile evlenmek istemediğini ifade edip rahatsız edilmemesini isteyebilir.
Nişanlı Kalmanın Belli Bir Süresi Yoktur
Nişanlı kalmanın belli bir süresi yoktur. Bu süre çok kısa olabileceği gibi, birkaç yıl gibi uzun bir zaman da olabilir. Bu tamamen tarafların düğün hazırlığı için anlaşacakları bir süredir. Yani bu süreyi onlar kararlaştırır. Bu süre içerisinde karşılıklı anlayış ve uyum hissedilir, iki tarafta da güven, huzur, mutluluk ve sevgi içinde yaşayabilecekleri kanaati hâsıl olursa, nikâh süreci başlatılır. Buna rağmen sürenin uzun tutulmaması daha iyi olan ve tavsiye edilendir.
Nişan Atmak (Nişanın Bozulması)
Nişanın bozulması hâlinde taraflardan biri mahkemeye müracaat edip diğerini evlenmeye zorlayamaz. Ayrıca tazminat talebinde de bulunamaz. Nişanlılık dönemi, elbette aile birliğinin kurulması sırasında önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte, hukukî bir düzenlemeye tâbi tutulmamıştır. Nişanın bozulması ise, beraberinde bazı hukukî düzenlemeleri getirir.
Bilindiği üzere nişan bir evlilik akdi değildir. Sadece evlilik vaadinden ibarettir. Bu yüzden taraflardan birinin nişandan vazgeçmesi caizdir. Karşı tarafın rızası da gerekmez. Tek taraflı olarak nişan bozulabilir.
Nişan Bozulduktan Sonra Ne Yapılmalıdır?
Nişan bozulduktan sonra taraflar arsında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Karşılıklı olarak verilen hediyeler geri alınmak istenir. Bu hediyeler her yörede farklılık arz etse de genel olarak erkek tarafından gelin olacak hanıma takılan takılardan oluşur. Doğal olarak erkek tarafı bu takıları geri almak ister. Bu konuda taraflar birbirine zorluk çıkarmadan karşılıklı iadede bulunurlarsa sorun yok. Ancak böyle bir olgunluk gösteremeyecek olurlarsa meselelerini mahkemede hâllederler…[1]
İslâm ahlâkı, verilen söze bağlı kalmayı, gerçekten çok önemli bir durum söz konusu değilse sözden dönülmemesini gerektirir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
﴾وَاَوْفُوابِالْعَهْدِۚ اِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُ۫لًا…﴿
“Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.”[2]
Evliliğin ilk adımı olan nişan gibi önemli bir konuda ailelerin gerekli araştırmaları yapmaları, birbirlerini iyice tanımaları, alelacele karar vermeden iyice düşünmeleri, bu adımı onda sonra atmaları gerekir. Bu adım atılıp karşılıklı söz verme anlamına gelen nişan yapıldıktan sonra, çok önemli bir neden bulunmadıkça verilen sözden dönülmemeli, nişan bozulmamalıdır.
Kişinin Nişanlısıyla Baş Başa Kalması
Nişanın evlilik olmadığını, sadece evlilik vaadi olduğunudaha önce ifade etmiştik. Bu yüzden evlendikten sonraki yükümlülük ve hükümlerden hiçbiri nişanlanmayla sabit olmaz.
Nişan, sadece nişanlanan kıza bir başkasının talip olmasını haram kılar. Bunun dışında nişanlanmadan önce taraflar arasındaki durum ne ise aynen devam eder. Ne yazık ki günümüzde nişan, sanki evlilikmiş gibi kabul ediliyor ve öyle davranılıyor. Birlikte dolaşmalar, baş başa kalmalar ve daha birçok şey. Hâlbuki yanında mahremi bulunmadan nişanlı kızla baş başa kalmak asla caiz değildir. Çünkü o, nişanlısı için hâlâ yabancı kız hükmündedir. PeygamberEfendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem kişinin, mahremi ya da nikâhlısı olmayan bir kadınla baş başa kalmasını yasaklamış, ancak kadının yanında babası, kardeşi gibi bir mahremi bulunduğunda izin vermiştir.
Amir ibni Rebia radıyallâhu anh) anlatıyor: PeygamberEfendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir adam, kendisine helâl olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Zira üçüncüleri şeytan olur. Bundan mahremi olan kadınlar istisna edilmiştir.”[3]
Derleme: İsmailağa Fıkıh Kurulu, Aile İlmihâli, Siraç Yayınevi, s. 18-20.
Dipnotlar
[1] Nişanatmak ve sonuçları, nişanlılık döneminde verilmiş olan mehrin ve hediyelerin durumuve zarar tazmini ile ilgili detaylı malûmat ve hükümlere, ilgili kitabın 20-23.sayfalarından ulaşabilirsiniz. Temin için tıklayınız…
[2] İsrâSûresi, 34.
[3] Ahmedibni Hanbel, el-Müsned, 177.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin