Altın günü caiz midir? Altın günü neden caiz değildir? Altın gününün caiz olmamasının sebepleri nelerdir? Altın günü hangi şartlarda caiz olabilir?
(İsmailağa Fıkıh Kurulu hocaları olarak hazırladığımız) kitabımızın bu bölümünde “altın veya para günü” namıyla kadınlar arasında yaygınlık kazanan sisteme yer vermeyi uygun gördük. Zira günümüzde bazı ticari kurumlar bile bu sistemi referans alarak benzer birtakım sistemlerle satış yapmaktadırlar. Bu sebeple altın günü meselesini, fıkhî değerlendirmeye tabi tutmak elzem olmuştur.
Yüce dinimiz, karz-ı hasen namıyla borç verip borç almayı güzel görmüş ve Müslümanlar arasında bulunması gereken yardımlaşmanın gereği olarak değerlendirmiştir. Allah için verilen borcu, Allah’a borç vermek olarak ifade etmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
﴾مَن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ﴿
“Kimdir o, Allah’a güzel bir borç verecek olan ki, Allah da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için şerefli bir mükâfat da versin.”[1]
Enes ibnü Mâlik’ten (Radıyallâhu Anh) rivayete göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) miraç gecesinde cennetin kapısında şu ibarenin yazılı olduğunu haber vermiştir: “Verilen bir sadakaya on kat, verilen bir borca ise on sekiz kat sevap vardır.”[2]
Borç vermek; maddi karşılığın gözetilmediği sosyal dayanışmadan ibarettir. Zira herhangi bir menfaat sağlayan borç verme işleminin faiz olacağı yönündeki rivayetler borç vermenin sadece Allah (Celle Celâluhû) için yapılan bir iyilik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu sebeple borç veren kişiye herhangi bir menfaat sağlayacak şartın koşulmaması hususiyetle belirtilmiştir. Buna göre kadınlar arasında düzenlenen bu uygulamayı iki şekilde görebiliriz;
a- Güne katılan kişiler her hafta ödemekle sorumlu tutulmaksızın ister öder ister ödemez, hatta alacaklı olan kadın alacağını haftası ve zamanı gelmeden isteyebilmelidir. Şayet gün sistemi bu şekilde icra edilecek olursa karz-ı hasen ve sosyal dayanışma kabilinden görülerek caiz olur.
b- Fakat güne katılan kişilerin düzenli olarak her hafta vermesi gereken miktarı muntazaman vermesi istenir, adeta mecbur tutulursa bu karz-ı hasen ruhuna aykırı olur. Zira borç veren kişi bir sonraki ay veya haftada herkes kendisine borç versin şartıyla bu borcu verdiğinden “(veren kişiye) menfaat sağlayan her borç verme işlemi faiz işlemlerinden bir işlemdir”[3] hadis-i şerifi doğrultusunda faizli muamelede bulunmuş olur.
Bu işlemin ivazlı/karşılıklı hibe olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Zira ivaz şartıyla verilen hibe alış-veriş akdi konumunda olacağından içerisinde alış-veriş şartlarını barındırmalıdır. Buna göre cinsin cinsi mukabilinde yapılan vadeli satışlar fasit ve faizdir. Bu açıdan düzenlenen kadın günleri bu şekilde olursa caiz olmaz. Şafii mezhebinde “el-Buceyremî” isimli âlimin böylesi bir düzenlemeye dair caiz demesi ise anlatılan birinci şık için olsa gerektir. Allâh-u âlem.[4]
İktibâs: İsmailağa Fıkıh Kurulu, Aile İlmihâli, s.430-431
Dipnotlar
[1] Hadîd Sûresi, 57/11.
[2] İbn Mâce, “Sadaka”, No.2431.
[3] el-Beyhakî, es-Sünen, No. 11252.
[4] İsmailağa Fıkıh Kurulu, Helâller ve Haramlar, 2/351-352.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin