Esasında görüşlerini yıllardır her fırsatta tekrar eden fakat günden güne daha açık bir dille hatta karikatürize ederek aktaran profesör, 2018 Aralık’ında dikkat çeken videosu sebebiyle gündeme gelmiş fakat birkaç gün sonra herhangi bir netice hâsıl olmadan gündemden düşmüştü. Her ne oldu ise üzerinden 2 sene geçtikten sonra tekrar gündem oldu ve neticede emekliliğini istedi.
Görüş ve kabullerinin asla dillendirilmemesi gereken türden şeyler olduğunu savunanlar haklı olarak emeklilik değil, ekmeğini yiyip de ihanet(!) ettiği kurumun sağladığı haklarından yararlanamayacağı şekilde ihracını talep ettiler.
Biz burada ilâhiyat hocalarının emekliliğinin etkileri üzerinde durmak istiyoruz. Esasında bu meslek grubundan gelen zararlar ya emeklilik yaşına gelip de onursal hoca sıfatıyla görev yapan kıdemli hocalardan ya da muvazzafından ziyade emeklisinden kaynaklandı.
Geçmişten yola çıkarak çeşitli örnekler zikredebilmemiz mümkün olsa da biz daha önce Diyanet İşleri Başkanlığı görevini deruhte etmiş iki güncel isimden; Ali Bardakoğlu ve Mehmet Görmez’den bahsedip Mustafa Öztürk ile ilgili muhtemel durumu ilâve etmek istiyoruz.
Emekli Ali Bardakoğlu
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu emekli olduktan sonra, Ömer Özsoy ve Mustafa Öztürk gibi tarihselcilerin görüşlerini alabildiğine açık şekilde ortaya koymalarına imkân sağlayan, aslında Türkiye Diyanet Vakfı bünyesindeki 29 Mayıs Üniversitesi’ne bağlı bir “araştırma merkezi” olarak faaliyet gösteren KURAMER’in başına geçti. Müdürlüğünü yaptığı kuruluş günümüzde, yayın ve faaliyetleriyle modern İslâm düşüncesinin üssü konumunda.[1] Nitekim Bardakoğlu’nun Kur’ân-ı Kerîm’in lâfzı ve vahyin mâhiyeti konusunda üstü kapalı görüşleri şu şekilde:
DİB görevini yürütürken Mehmet Nuri Yılmaz’dan devraldığı, sisteme ve modern İslâm düşüncesine entegre yapıyı daha üst noktalara taşıyan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun başında bulunduğu kuruluş vasıtasıyla uğrattığı zararın bugün, emekliliğinden önce üstlendiği akademisyenlik ve DİB görevleri sırasında sebep olduğu zararlardan belki daha fazla olduğu söylenebilir.
Emekli Mehmet Görmez
Gerek DİB görevi öncesinde gerek başkanlığında gerekse sonrasında görüşleri ve icraatlarıyla zaman zaman çok tartışılan Görmez, emekliliğinin ardından kısa adı İDE olan İslâm Düşünce Enstitüsü’nü kurup başına geçti. Enstitünün Yüksek İstişare Kurulu’nda da Ali Bardakoğlu, M. Said Hatiboğlu gibi, bu tartışmaları takip edenlerin yakından tanıdığı isimler yer alıyor.
Şimdilerde, ilâhiyat lisans eğitimini iyi derece ile tamamlayan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin, yani geleceğin akademisyenlerinin tezlerine danışmanlık yapıyor. Jürilerin de büyük ölçüde aynı tezgâhtan geçen kişiler olduğu düşünüldüğünde, burada nasıl bir çarkın işleyeceğini ve yüksek lisans-doktora eğitimlerini mezkûr enstitüde tamamlayanların yükselme basamaklarını hangi rahatlıkla atlayabileceklerini tahmin edebilmek zor değil.[2]
Emekli Mustafa Öztürk
Emeklilik haklarından yararlanacak ve hatrısayılır bir meblâğ ile hayatını idame ettirecek olan Mustafa Öztürk, muhtemelen bu iki kurumda ya da en az birinde yahut da aynı zihniyet çerçevesinde şekillenmiş bir başka kuruluşta görev alacaktır. Nitekim bir süre dinlendikten sonra çalışmalarına daha enerjik bir şekilde başlayacağını şu ifadeleriyle belirtmektedir: “…Zira hem iç dünyamdaki maneviyata halel gelmesin ve hem de bundan sonra tez metinlerini düzeltmeye harcayacağım enerji belki bir süre yaşanacak kırgınlık döneminden sonra tekrar başlayacağım ilmî çalışmalara harcansın istiyorum.”[3]
Kısacası, emekli olduğunda değişen pek bir şey olmayacak, belki de belli bir kurum ile olan bağlantısının da kesilmesi sayesinde daha açık bir faaliyet alanı bulacaktır.
İlgililerin, işin bu tarafını da göz önünde bulundurmaları noktasında farkındalık uyandırmak amacıyla…
Dipnotlar
[1] Düzenlenen sempozyumlar, çalıştaylar, kitaplar vd. yayınlar için bkz. http://www.kuramer.org/tr/yayinlar
[2] Vakfın Gayesi: “İslâm düşüncesinde metodoloji, usûl, makâsıd ve ahlâk eksenli çalışmalar yap(tır)mak…” “(…) makâsıdın müstakil bir ilim olarak dinin tüm gaye ve maksatlarını kapsayacak şekilde yeniden yorumlanması, usûl ve metodolojiye dair yeni düşünce ve bilgi üretmek amacıyla İlmî referans değeri yüksek çalışmalar ve araştırmalar yap(tır)mak.” Bkz. http://www.ide.org.tr/TR/detail/vakfimizingayesi
Yüksek İstişare Kurulu için bkz. http://www.ide.org.tr/TR/detail/yuksekistisarekurulu
İDE Akademi İhtisas Programı ve Kapsamı:
“İDE Akademi, Türkiye’de Ankara dışında ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan ilahiyat ve sosyal bilimler alanlarında yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilere yöneliktir.” Bkz. http://www.ide.org.tr/TR/detail/ideakademionlineihtisasprogrami
[3] Mustafa Öztürk, “Yekfî”, Karar Gazetesi 5.12.2020 Tarihli Köşe Yazısı, https://www.karar.com/yazarlar/mustafa-ozturk/yekfi-1587885
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin