İsmailağa Fıkıh Kurulu Fetvalarından
Allah’a hamd, Peygamberi’ne salât ve selâm olsun!
Fennî terakkinin ve bilimsel (teknolojik) gelişmelerin özellikle son çeyrek asırda geçmiş dönemlere nazaran daha da hız kazandığı gözler önündedir. Eskiden hayal ürünü olan ve günümüzde yaşamın her alanında hayatımızı kolaylaştıran birçok teknolojik cihazı kullanmak bizim için artık sıradan ve alışılagelmiş bir durumdur.
Teknolojik gelişmeler hayatımızın her noktasında kendisini göstermektedir. Bu gelişme, sağlık sektöründe de gerçekleşmiştir. Artık kişisel veya kitlesel birçok sağlık problemleri ya daha ortaya çıkmadan önlemi alınabiliyor olmuş ya da hastalığa yakalanıldığı takdirde eskiye nazaran daha hızlı tespitler ve daha kesin tedaviler yapılabilir hâle gelmiştir.
Şüphesiz bu, Allah Azze ve Celle’nin sebepler âleminde yarattığı, kullarına sunduğu şükredilesi bir nimetidir. Bize düşen, kullanageldiğimiz icatları hayır yolunda kullanmak ve elimize geçen bu yaşam hızından faydalanarak daha bilinçli olarak kulluğumuzu ifa etmektir.
Nitekim günümüzdeki birçok teknolojik cihazın hayır ya da şer için kullanılması muhtemeldir.
Teknolojinin baş döndürücü bu ilerleyişinde sağlık alanında gelinen nokta nedir? Bu soruyu net bir şekilde cevaplamak, buna kesin bir kanıtla vakıf olmaktan geçer. Zira sağlık sektöründe veya diğer yaşam alanlarında bireye ve topluma sunulan gelişmelerin, teknik olarak daha da ötesindeki ilerlemelerin şu anda mevcut olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir.
Elbette bu konuda söylentiler veya farklı iddialar olabilir. Ancak ilim ehlinin bir meseleyi tetkik ve tahkik etmesi için söylentiyle veya ihtimallerle hareket etmemesi kaçınılmaz bir zorunluktur.
Bizim burada değineceğimiz konu özellikle yazılımlardır. Yani kendisini destekleyen cihazlarda bulunma şekline göre o cihaz için değişken kullanım alanları tanıyıp farklı sonuçlar elde etmeyi mümkün kılan şeydir. Hatta bunun daha da ötesinde bizim temas edeceğimiz konu, insan müdahalesine gerek kalmadan birtakım kod setlerinden beslenerek vs. yöntemlerle kendini geliştirebilen yazılımlardır.
Buradan hareketle böyle yazılımların tutarlı tahminlerde bulunabilmesi, mukayese yapabilmesi vb. zihinsel (belleksel) fonksiyonlara sahip olması yönüyle işlevsel açıdan insan zekâsına benzetilmektedir. Böyle benzetmelerden ötürü de bu gibi yazılımlara “yapay zekâ” denmektedir.
Mesela bir süredir insanın en işlevsel organlarından biri olan beyne, bu özel yazılımları içeren cihazları takmanın artık mümkün olduğu konuşulmaktadır.
Bununla alakalı birçok düzeyde bilim adamının çalışmakta olduğu ve bu çalışmalara büyük mâlî desteklerin yapıldığı söylenmektedir.
Gerek ilmiyle ve uzmanlığıyla bilimsel yönde çaba gösteren o bilim insanlarının, gerekse onlara ekonomik gücüyle destek sağlayan finansal kuruluşların bu uğurda insanlık için taşıdıkları niyetin iyi ya da kötü olduğunu tespit etmek için liyakat sahibi uzman kişilerin derinlemesine bir çaba ve araştırma ortaya koyması gerekir. Bu sebeple biz, konuyu bu minvalde değerlendirmeyeceğiz.
Biz ise meseleyi dinî yönden inceleyip bu eşyanın teknik olarak insana getireceği fayda ve zarar olasılıklarına odaklanacağız. Kısacası meseleye ihtisas sahibi olduğumuz bakış açısıyla yaklaşacağız.
Bilindiği üzere Allah Teâlâ Hazretleri, içki içmeyi yasaklamıştır. Nihayetsiz merhamet sahibi olan Rabbimizin emir ve yasaklarında birçok hikmet bulunduğu şüphesizdir. İçki yasağıyla alâkalı ayet-i kerimede şarap için kullanılan ifade “خمر” kelimesidir.[1] Nitekim bu kelime, bu ayetin indiği dönemde sarhoş edici olarak tüketilen içeceğe verilen bir isimdir.
Âlimler tarafından sarhoş edici içeceklere bu ismin verilmesinin arkasında yatan maksadın; “muhâmeratü’l-akli” “مخامرة العقل” / aklı örtücü/ doğru düşünmeyi engelleyici bir tüketim maddesi olduğu söylenmiştir.[2]
Görüldüğü gibi içki içmenin haram olmasının yani insanoğlunun ondan men edilmesinin neticesinde husûle gelen dünyevî faydalardan ilki, düşünme yetisinin muhafaza edilmesidir.
Öte yandan sihir, büyü ve buna benzer çirkin işlerin dinen yasaklandığı da herkesçe malumdur. Kaldı ki, sihrin sadece tanımından dahi zarar içerdiği gün gibi ortadadır. Nitekim sihir; düğüm atmak, birtakım hususi kelimeler terennüm etmek veya onları yazmak vb. yöntemlerle kendisine sihir yapılacak hedef kişinin bedenine, aklına veya kalbine tesir edici iş yapmaktır.[3]
Sadece dinimizdeki bu iki yasaktan bile hâsıl olan fayda, insanı, hayvandan ayıran temel yeti olarak aklın, sağlıklı ve özgür kalmasıdır. Yani insan iradesinin ve aklının başkalarınca ele geçirilmesinden veya yok edilmesinden korunmasıdır.
Sonuç olarak hastayken bir insanın bedenine uygulanacak tedavi, verilecek ilaç ya da yapılacak ameliyatlarda veya sağlıklıyken hastalığı önleyici aşı vb. koruma uygulamalarında nasıl ki, temkinli davranmak hem tabiplerin hem de bizlerin sorumluluğuna düşen bir görevse aynı şekilde aklı korumak da bedeni korumak kadar ve hatta daha da mühim bir sorumluluktur.
Cihaz ve Yazılımlar Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Ezcümle, şayet bu cihazlar ve donanımlar, eğer gün gelir de insanlar için dünya çapında uygulanacak bir yaygınlığa ve kullanıma ulaşacak olursa bu durumda biz Müslümanların şunlara dikkat etmesi elzemdir.
1) Teknolojik cihazın ve donanımın, insan sağlığına faydalı olduğu ve hiçbir zararının olmadığı özellikle Müslüman bilim insanlarının ittifakıyla kabul edilmelidir.
2) Cihaz ve donanım, kaynak kodları şeffaf olan bir yazılıma sahip olmalıdır.
3) Taşıyacak kişinin izni olmaksızın cihaza ve onun yazılımına dışarıdan müdahale etmek teknik açıdan mümkün olmamalıdır.
4) Cihaz ve donanım, olası bir arıza ve benzeri durumlarda teknik açıdan yazılımsal görev ve yetkinlik sahası dışına çıkma ve etki alanına zarar verme potansiyeli taşımamalıdır.
5) Cihaz ve yazılım, insanın düşünce ve duygularına kesinlikle yön verici olmamalı ve insan iradesinin özgürlüğüne etki edecek bir kapasiteye sahip olmamalıdır.
6) Aynı ihtiyacı karşılaması durumunda cihazı ya da yazılımını geliştiren kişilerin veya firmaların, -varsa- Müslüman olması tercih edilmelidir.
Şayet söylenti olmaktan çıkıp bu tekniğin ne olacağı ve nasıl uygulanacağı veya nereye, ne kadar etki edeceği ileride daha da netlik kazanır da bilimsel sahada ve literatürde yerini alabilirse yukarıda saydıklarımıza ilave edilmesi muhtemel olan yeni koşullar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Allah Teâlâ yar ve yardımcımız olsun! Allah’a emanet olun!
İsmailağa Fıkıh Kurulu
Dipnotlar
[1] Bkz. Mâide, 5
[2] Bkz. el-Mevsuatü’l-Fıkhiyye el-Kuveytiyye, 5/12.
[3] Bkz. el-Mevsuatü’l-Fıkhiyye el-Kuveytiyye, 24/261.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin