Dîn-i Mübîn-i İslâm’ın beş temel şartından biri olan hac ibadetinin, Zilhicce’nin 8-13. günleri dışında başka zamanlarda yapılıp yapılamayacağı sorusu çeşitli gündemler dolayısıyla sık sık ileri sürülür. Geçtiğimiz senelerde, hac ibadeti esnasında birçok insanın vefatına sebebiyet veren hâdiselere bağlı olarak gündeme getirilen iddialar şimdilerde Koronavirüs salgın hastalığından hareketle ileri sürülüyor.
Hac menasikinin, senenin muhtelif aylarına yayılarak ifa edilmesine yönelik teklifi memleketimizde en çok dillendiren şahıs Yaşar Nuri Öztürk idi. Ondan öncesinde de hocası Hüseyin Atay’dan sık sık duyulduğunu biliyoruz. Şimdilerde “Kur’ân’a Arzcı” geçinen birçok şahıs koro hâlinde aynı şeyi savunuyor; fakat söz konusu taifeden, bu teklifin Kur’ân’a aykırı bir teklif olduğunu savunanlar da mevcut. Kısacası bu zevatın Kur’ân-ı Kerîm üzerinde ittifak edemediğini biliyoruz. Nitekim bu hususa Ebubekir Sifil Hoca Efendi de zamanında böylece temas etmişti.
Daha önce Caner Taslaman’ın bir çıkışına yer vermiştik, şimdi Mustafa İslâmoğlu’nun değerlendirmesini de ilâve etmiş bulunuyoruz…
“Kur’ân’a Arz Edip” Farklı Netice Elde Edenler!
Konuya girmeden önce, kendisini “Kur’ân’a Arz”’cı olarak takdim eden Abdülaziz Bayındır’ın Kur’ân-ı Kerîm’de ‘şeytan taşlama’ şeklinde bir ibadet olup olmadığına ve hac menâsikinin farklı zamanlarda ifa edilip edilemeyeceğine dair kısa değerlendirmesini kaydetmek istiyoruz:
Konuyu Hükme Bağlayan Nasslar, Farklı Yoruma Mahal Vermeyecek Açıklıkta!
Kur’ân merkezli düşünüp bütüncül bakacak, âyet-i kerîmelerin birbirini tefsir ettiği kabulüyle Kur’ân üzerinden hareket edeceğiz öyle değil mi? Peki, buyurun öyle yapalım… Kaydedeceğimiz meallerin mezkûr taifenin öncü şahsiyetlerinden Süleyman Ateş’ten alındığını ayrıca belirtmiş olalım.
A- Bilinen Aylar Hangileri?
«Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda (ihrâma girerek) haccı (kendisine) gerekli kılarsa bilsin ki, hacda kadına yaklaşmak, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Allah, yaptığınız her iyiliği bilir. Yanınıza azık alın (da açlıktan korunun), azığın en iyisi korunmadır. Ey akıl sâhipleri benden korunun!»[1]
Bu âyet-i kerîme, haccın bilinen aylarda olduğunu ifade ediyor ve burada ihrama giriş-çıkış bağlamında kişiye haccın ne zaman farz olacağına dair hükümler açıklanıyor.
B- Sabit Zamana Bağlı İbadetler
Sonra, bu bilinen aylar içerisinde sabit zamana bağlanmış olan ibadetleri arıyoruz:
«Ki kendileri için birtakım faydalara tanık olsunlar ve (Allâh’ın) kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allâh’ın adını ansınlar. Onlardan yiyin, sıkıntı içinde bulunan fakire de yedirin.»[2]
C- Belirli Günleri Tasrih Eden “İki Gün”
Burada “belli günler”den bahsediliyor. Kur’ân-ı Kerîm üzerindeki araştırmamız doğrultusunda “belli gün” olarak atıf yapılan sayılı günleri “iki gün içinde” ifadesiyle tasrih eden, konuyla ilgili diğer âyet-i kerimeye müracaat ediyoruz: «Sayılı günlerde Allâh’ı anın (tekbir alın). Kim hemen iki gün içinde (Mina’dan Mekke’ye) dönerse ona günah yoktur. Kim geri kalırsa korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Allah’tan korkun ve O’nun huzuruna toplanacağınızı bilin.»[3]
Bu iki günün hangi günler olduğunu bilmeyen yoktur herhâlde… Allah Teâlâ daha sarih emretmek için ne yapmalıydı, ay ve gün(!) mü zikretmeliydi!
Mustafa İslâmoğlu’nun girişte kaydetmiş olduğumuz tweetinde “döndüm” diyerek atıfta bulunduğu değerlendirmelerine buradan ulaşabilirsiniz…[4]
Dipnotlar
[1] Bakara Sûresi, 2/197.
[2] Hac Sûresi, 22/28.
[3] Bakara Sûresi, 2/203.
[4] http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_940_33_hacca-dair-sorular.html
Not. Âdeti olduğu üzere sitesinden kaldıracak olursa, bizim arşivimizde mahfuzdur.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin