- Helâl ve Sağlıklı Gıdanın Önemi
- Çocuk Enerjisinin Sağlıklı ve Etkin Kullanımı
- Televizyonun Büyüttüğü Çocuklar
- Anneleri İş Hayatına Sürükleyen Düzen
- Hayal Dünyasını Karartan Oyun Dünyası
- Dikkat Dağınıklığı ve Odaklanma Sorunu
- Bir Tür Bağımlılık
- Yeni İdeal: Youtuberlık
- Kontrol Altına Almaya Mecburuz
- Çocuklarımıza Dua Etmeliyiz
Dijital çağda ve dünyada ebeveyn olmak, dijital dünyada anne veya baba olmak, dijital dünyada insan kalmak, dijital çağda hayatta kalmak ve en önemlisi de İslâmî kimliği muhafaza etmek…
Bilgi ve teknoloji çağı olarak tanımlanan milâdî 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde bulunuyoruz. Yaşı müsait olanlar, 2000’li yıllara doğru ilerlerken gelecekteki teknolojik gelişmelere dair medyada yer alan tahmin haberlerini hatırlayacaklardır. O günlerde bizlere ütopik gelen birçok şey şimdilerde somut bir şekilde karşımızda duruyor.
Benzer haberleri yapan medya organları, bugün de geleceğe yönelik bazı tahminlerde bulunuyorlar. Teknolojinin gün gelip de insanoğlunun sıhhat ve selâmetine tehditkâr bir boyuta erişebileceği konusunda ikazlarını sıralıyorlar. Gelişmelerin hâlihazırdaki durumu yetişkin kesime ciddi şekilde tesir etmekle beraber, en çok da çocuklarımızın gelişimini etkiliyor. Bu bağlantı bir başka açıdan; telefon, tablet ve bilgisayar kullanımına bağlı olarak aile bütünlüğünü de tahrip ediyor.[1]
Neslin geleceğini teşkil eden, gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde üzerinde önemle durulan çocukları, muradullaha uygun bir gelecek inşası için muhafaza etmek ve İslâm ahlâkıyla ahlâklanacak şekilde yetiştirmek zorundayız.
Helâl ve Sağlıklı Gıdanın Önemi
Çocuklar yapıları gereği birer enerji deposu özelliğindedirler. Gelişimleri için ihtiyaç duydukları bu enerji, besinlerden elde edilmektedir. Yüce dinimiz İslâm, gıdaların tayyib ve helâl olanının tüketilmesini emretmekte ve gıdanın bünyeye olan sirayeti hususunda, ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler yoluyla önemli ikazlarda bulunmaktadır.
Bu itibarla, mü’min ebeveynin en çok dikkat etmesi gereken nokta, çocuklarını helâl gıda ile beslemek ve yedirip içirdiği gıdaların sağlık yönünden durumunu tahlil etmek, yavrularını zararlı ve katkılı gıdalardan muhafaza etmektir.
Çocuk Enerjisinin Sağlıklı ve Etkin Kullanımı
Sağlıklı beslenen çocuk, zihinsel ve bedensel gelişimi için ihtiyaç duyduğu enerjiyi elde ettikten sonra, onun fazlasını tüketmek mecburiyetindedir. Günümüzde bilhassa şehirleşme sebebiyle modern kentlerde yaşamak zorunda kalan çocuklar, oyun alanlarından ve sözünü ettiğimiz enerji miktarını sağlıklı ve güvenli bir şekilde atabilecekleri sahalardan mahrum durumdadırlar. Sürekli kapalı alanda yaşamakta olan yavrular, kendileri için doğal olan günlük hareket seviyesine erişemediklerinden özellikle zihinsel gelişim noktasında birtakım problemler yaşamaktadırlar. Beslenmenin dengeli olmaması ve katkılar sebebiyle fazla enerji yükleyen gıdalar alınması bu problemleri daha da tetiklemektedir.
Televizyonun Büyüttüğü Çocuklar
Tek kanallı dönemlerden özel kanalların yayın hayatına başlaması ve bilâhare uydu yayınları vasıtasıyla yüzlerce hatta binlerce televizyon kanalının ekranlardan evlere taşınması neticesinde hem aile bağları zayıfladı hem de çocuklar öğrendikleri her şeyi televizyon programlarından öğrenir oldular.
Bazı bilinçli aileler çocuklarını televizyondan uzak tutma konusunda yıllar boyunca mücadele verseler de, çocuklara özel programların ve güya eğitici-öğretici olduğu iddiasıyla kurulan çocuk yayını yapan kanalların kurulumu sonucunda bu mücadeleyi büyük ölçüde kaybettiler.
Çocuk programlarında gerek aleni gerekse gizli kodlarla yer verilen tehlikelere uzmanlar her fırsatta dikkat çekseler de, çocukların televizyonla oyalanıp büyüklerin hayatına müdahil olmamaları bilhassa ev hanımlarının önemli bir kısmı tarafından işlerini yapma ya da farklı bahanelerle olumlu algılanır oldu.
Dadılık rolüne bürünen televizyonun yetiştirdiği çocukların şahsiyetinin seviyesini ve kendilerine hudut tayin etmenin ne derece zor olacağını tahmin etmek hiç de güç değildir.
Anneleri İş Hayatına Sürükleyen Düzen
Toplumsal çözünme konusunda yaşadığımız trajedi, kadını muhtelif saiklerle iş hayatına sürükleyen düzenin bizlere hediyesidir. Özellikle son yıllarda daha çok hız kazandığını gördüğümüz bu teşvikler, dinî ve kültürel yapımıza uygun olmamasına rağmen kanun ve yönetmeliklerle dayatılmakta, kariyer kazanımı ve maddî yönden sunulan tekliflerle cazip hâle getirilmektedir. Anneler çocuklarından, çocuklar da annelerinden koparılmakta, hem şefkatten hem de ancak annenin sunabileceği eğitim ve duygusal aktarımdan mahrumiyet söz konusu olmaktadır. Bu eksikliklerin çocukların geleceğine yönelik kötü tesiri konusunda hiç şüphe yoktur.
Hayal Dünyasını Karartan Oyun Dünyası
90’lı yıllarda devrin çocukları, atari salonlarında oyun makineleriyle adım attıkları oyun dünyasında birçok kötü alışkanlıkla da karşılaştılar. Kuşak farkı sebebiyle farklı kesimleri bir araya toplayan bu salonlar bugün dahi, bir dönem habis düşüncelerin ve kötü hayat tarzının çocuklara aktarıldığı yerler olarak hatırlanır.
Televizyonlara bağlanan türden cihaz ve konsollarla çok daha fazla çocuğu, çok daha geniş bir zaman diliminde tesiri altına alan oyun dünyası, hemen her evde kurulu bulunan oyun konsolları ve bilgisayarlar sebebiyle çocukların hayatının merkezini işgal etti.
Dikkat Dağınıklığı ve Odaklanma Sorunu
Teknolojinin hız kesmeyen gelişimi, bizleri müptelâ kıldığı cihazları geçmişte nadiren karşılaştığımız belki de adını dahi hiç duymadığımız yeni sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bugün 7-12 yaş grubu çocuklar arasında “dikkat dağınıklığı ve odaklanma sorunu” teşhisi konulan çocuklarla ilgili istatistikî verilerin düzeyi problemin vahametini açıkça ortaya koyuyor.[2]
Sorunun temelinde; birbirini adeta kovalayan kareler, sadece birkaç saniye kalıp hızla değişen ekranlar yatıyor. Göz-zihin mekanizması sürekli döngüye alışan çocuklar, sabit ya da az zamanlı değişken nesnelere uzun süre odaklanamıyor ve dikkatlerini yoğunlaştıramıyor. Bu durum yetişmelerinde, derslerinde ve eğitim hayatlarında çok ciddi olumsuz sonuçlara sebebiyet veriyor. Günümüzde okul öğrencilerinin öğretmenlerinin ve bir kısım medrese hocalarının, çocukların bu problemlerini sıklıkla dile getirdiklerine şahit oluyoruz.[3]
Bir Tür Bağımlılık
Teknolojiye olan eğilim, bahsettiğimiz sağlık problemlerinin yanında bazı çocuklar hatta yetişkinler için tedavi edilmesi gereken seviyede bir bağımlılığa dönüşmüş durumdadır. Uzmanlar, derinliğine göre bu bağımlılığın tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi gerektiğinde yatılı olarak tedavi edilmesi gerektiğini beyan etmektedirler. [4] Küçük alışkanlıklar sürdürüldüğünde bağımlılığa dönüştüğü gibi, bu bağımlılık da çocuk bir süre oyalansın düşüncesiyle edinilmeye başlar.[5]
Teknoloji bağımlılığının tetikleyici sebepleri olduğu da uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu sebepler arasında; ebeveynin çocuğa ilgisizliği, izale edilmesi gereken ciddi birtakım kaygılar taşıması mühim yer tutar. Bu tür eksiklikler çocuğu sanal ortama iter ve orada elde ettiği hislerle avunmaya sürükler. Anne-babasından keyif alamayan çocuklar kendilerini televizyon, bilgisayar ve telefon gibi araçlarla oyalamaya çalışırlar.[6] Bu eksiklikleri izale noktasında, Hazreti Muâviye’nin rivayet ettiği, “Kimin bir çocuğu varsa, onunla eğlensin/oynaşsın”[7] hadis-i şerifine kulak verip çocuklarımızla oynamak anne-baba olarak nebevî bir sorumluluğumuzdur.
Yeni İdeal: Youtuberlık
Dijital dünyanın, çocuklarımızın ruhsal, psikolojik, zihinsel ve fiziksel yapılarına etkisinin yanı sıra geleceğe ait düşünce, hedef ve ideallerini tahrip ettiği de bir gerçektir. Belki de geleceğimizi tehdit eden en büyük etki bu yöndedir. Geçmiş senelerde çocuklar; âlim-hoca ya da diğer alanlarda doktor, mühendis, mimar olma hayali kurarken, geldiğimiz noktada kendilerine örnek olarak sunulan ve kısa yoldan şöhret ve maddiyata kavuştuklarına şahit oldukları youtuberlık gibi bir ideale sahip hâle getirildiler
Küçükleri Bekleyen Büyük Tehlikeler
Çocuklarımız interneti kullandıkları süre içerisinde, aldatılma ve kandırma noktasında da büyük tehlikelerle burun burunadırlar. Bilhassa sosyal medyada dur durak bilmeyen tezvirat ve monitör arkasına gizlenen habis ruhlu kimselerin kötü düşünce ve gayeleri, vahim neticelere gebe olgulardır.[8] Son yıllarda haber sayfaları, sosyal medyadan temas kurduğu kişiler tarafından kandırılan ve muhtelif şekillerde zarar gören çocuk ve yetişkinlerin haberleriyle doludur.
Şiddet içerikli paylaşımlar ve videoların, sanal âlemle fiilî hayat arasında bağlantı kurmakta zorlanan çocukları gerçek hayatta şiddete yönlendirmesi kaçınılmazdır. Bütün bu olumsuz neticeler, teknolojiyle münasebet konusunda ebeveynlerin çocukları üzerine titremesini zarurî kılmaktadır.
Kontrol Altına Almaya Mecburuz
Her şeyden evvel, çocuklarımızın yetişmesi konusunda vurdumduymaz bir hâlde bulunamayacağımızı, «Ey iman etmiş olan kimseler! Kendi nefislerinizi ve ailelerinizi farklı bir ateşten koruyun ki; onun yakacağı(da), o (inkârcı) insanlarla o (kibrit) taşlar(ı)dır. Onun üzerinde iri yapılı, sert tabiatlı birtakım melekler vardır ki onlar, kendilerine emretmiş olduğu şeyler hususunda Allâh’a isyan etmezler ve emrolunmakta oldukları şeyi yaparlar.»[9] ayet-i kerimesinin bizlere büyük bir sorumluluk yüklediğini hatırlamalıyız.
Rıza-i İlâhîye uygun bir inanç, fikir ve amel, yeryüzünü bu yönde mamur kılacak bir gelecek şuuruna sahipsek, ilâhî hitabın emir ve tavsiyelerinde bu büyük dönüşüm rüzgârıyla baş edebileceğimiz formüllerin muhakkak var olduğu bilincine de sahibiz demektir. Teknolojik cihazlar, kontrolümüz altında bulunan ve dilediğimiz şekilde hükmedebileceğimiz âletlerdir. Çocuklarımızı onların tutsaklığından kurtarmak ve bilgisayar ya da konsol oyunlarına ve televizyona bağımlı hatta mahkûm bir hâlden muhafaza etmek bizim elimizde olan bir iştir.
Her şeyden önce, karşı karşıya bulunduğumuz vaziyetin aileler ya da eğitimciler olarak bizler için bir imtihan olduğunu unutmamamız gerekir. Her ne kadar çetin bir imtihana tâbî tutuluyor olsak da, dünya hayatının geçici bir oyun ve aldatmacadan ibaret olduğu hakikatinin idrakiyle bu imtihanı Allah Teâlâ’nın inayetiyle kazanabileceğimizden de şüphe etmememiz lâzımdır.
Çocuklarımıza Dua Etmeliyiz
Yazımızın başında, helâl ve sağlıklı gıdanın çocuk gelişimi ve şahsiyet kazanımı açısından önemine dikkat çekmiştik. Bu hassasiyetler ve ahlâklı-terbiyeli bir birey yetiştirme gayretinin yanında asla ihmal etmememiz gereken bir başka hayatî konu da, mü’minin silâhı ve Allah Teâlâ’nın kullarına verdiği değerin kullukla beraber asıl sebebi olan “dua”dır.
Helâl ve temiz gıdalarla beslediğimiz, en güzel şekilde yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımıza; «Üç kimsenin; duası, makbul dualardır, bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duası, yolcunun (misafirin) duası, ana-babanın çocuklarına duası.»[10] hadis-i şerifinde ifade buyrulduğu gibi, namazlarımızdan önce ve sonra, imkânlarımız nispetinde daima dua etmeliyiz. Salihlerden olmaları, Dîn-i Mübîn-i İslâm’a, vatana ve millete faydalı şahsiyetler olmaları için her daim niyaz üzere olmalıyız. Hazreti Meryem validemizin annesi Hanne validemizin, Rabbimiz tarafından bize örnek olarak gösterilen, «Ey Rabbim! Muhakkak ben onu bir dişi olarak doğurdum! Oysa erkek, dişi gibi değildir. Gerçekten ben ona Meryem adını taktım. Şüphesiz ki böylece ben onu da, zürriyetini de o taşlanmış şeytan(ın tasallutun)dan Sana sığındırıyorum!”»[11] duasında olduğu gibi, onları Allah Teâlâ’ya sığındırmalıyız.
Geçmişte peygamberleri ve onların varisleri olan velileri muvaffakiyete götüren bu hassasiyetler, hiç şüphe yoktur ki bizleri de kazananlardan ve göz aydınlığı mesabesinde nesiller yetiştirip geleceğe ümitle bakan berhudar kimselerden, dünyevî ve uhrevî saadete erişen kullardan kılacaktır.
Dipnotlar
[1] Âdem Güneş, Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural, Timaş Yayınları, İstanbul, 6. Baskı, 2017, s. 28.
[2] Âdem Güneş, 7-14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural, Timaş Yayınları, İstanbul, 4. Baskı, 2017, s. 162-163.
[3] Âdem Güneş, Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural, s. 73.
[4] Nevzat Tarhan, Sen, Ben ve Çocuklarımız, Timaş Yayınları, İstanbul, 3. Baskı, 2012, s. 111.
[5] Âdem Güneş, 7-14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural, s. 190-191.
[6] Âdem Güneş, 0-6 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Altın Kural, Timaş Yayınları, İstanbul, 5. Baskı, 2016, s. 92-93.
[7] İmam ed-Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c. 3, s. 513, No. 5598.
İbn Asâkir’in (rahimehullah) de Târih’inde kaydettiği rivayetin, ravilerinden birinin meçhuliyeti sebebiyle zayıf görüldüğü belirtilmiştir.
[8] Nevzat Tarhan, a.g.e., s. 114.
[9] Tahrîm Sûresi, 6.
[10] Tirmizî, “Birr”, 7; Ebû Dâvûd, “Salât”, 29; İbn Mâce, “Duâ”, 11.
[11] Âl-i İmrân Sûresi, 16’dan.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin