TESK ve daha başka kuruluşların bağlılarına ve bilhassa özel müesseselerin personellerine covid-19 aşısı olmayı zorunlu kılma yönünde talimatlarının her geçen gün biraz daha yayıldığını görüyoruz. Burada elbette aşıyla ilgili kanunî bir yaptırımın söz konusu olup olamayacağı gündeme geliyor.
Yaşama ve maddî-manevî varlığı devam ettirme bağlamında kişisel dokunulmazlık, Anayasanın 17. Maddesince koruma altında.
Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Hıfzıssıhha kanunun 57. maddesinde, bulaşıcılık vasfı taşıyan ve salgına dönüşebilme özelliğine sahip bazı hastalıklar açıkça zikredilip yakalandığı tespit edilenleri ihbar zorunluluğu yer alıyor.
Madde 57 – Kolera, veba (Bübon veya zatürree şekli), lekeli humma, karahumma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi -paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri (Kuşpalazı)- bütün tevkiatı dahi sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İltihabı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai racia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder veya bunların birinden şüphe edilir veyahut bu hastalıklardan vefiyat vuku bulur veya mevtin bu hastalıklardan biri sebebiyle husule geldiğinden şüphe olunursa aşağıdaki maddelerde zikredilen kimseler vak’ayı haber vermeğe mecburdurlar. Kudurmuş veya kuduz şüpheli bir hayvan tarafından ısırılmaları, kuduza müptela hastaların veya kuduzdan ölenlerin ihbarı da mecburidir.
Hıfzıssıhha kanunun 72. maddesi ise, 57. maddede zikredilen hastalıklara karşı tedbir niteliğindeki serum ve aşı gibi şeylerin zorunlu kılınabileceğine delâlet ediyor.
Madde 72 – 57.’nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur:
1 – (…) 2 – Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbikı.
Hıfzıssıhha kanunun 64. Maddesi, 57. maddede açıkça zikredilmeyen fakat salgın özelliği taşıyan veya buna ihtimali bulunan hastalıklara karşı da, tedbir ve tedaviyi açıklayan 72. maddenin uygulanabileceğini beyan ediyor.
Madde 64 – 57 nci maddede zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık istilai şekil aldığı veya böyle bir tehlike baş gösterdiği takdirde o hastalığın veya herhangi bir hastalık şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında ihbarı mecburi olduğunu neşrü ilâna ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkür tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti salahiyettardır.
Burada Anayasanın 17 ve Hıfzıssıhha kanunun 64. maddeleri iki genel hüküm olmak bakımından tearuza düşüyor ve AYM içtihadını, 57. maddede zikredilmeyen hastalıkların genel hüküm karşısında tahsis edilemeyeceği yönünde ortaya koyuyor ve böylece covid-19 aşılarının zorunlu hâle getirilme girişimi Anayasaya takılmış oluyor.
Uluslararası Kararlar
AİHM’nin daha önce zorunlu aşıya olumlu yönde almış olduğu kararlar var ise de mahkeme heyeti ülkelerin kanunlarında zorunlu aşının yer alıp yer almadığını dikkate alıyor. Uluslararası bağlayıcı bir başka hukukî düzenleme ise, acil durumlar haricinde daima insanların rızasını önde tutan “İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi”dir. Lâkin aşılar söz konusu âcil müdahaleler bağlamında değerlendirilmediğinden covid-19 aşılarının bu sözleşme esasıyla zorunlu hâle getirilmesi de mümkün gözükmüyor.
Aşının tartışmasız şekilde zorunlu hâle getirilebilmesi için yapılması gereken şey, 1930’da TBMM tarafından çıkarılmış olan 307 + 3 ek ve 1 geçici maddeden oluşan Hıfzıssıhha kanununun 57. maddesine Covid-19’un ya da mensubu bulunduğu ailenin eklenmesidir.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin