Oryantalizmle mücadele konusunda, sayıları az da olsa bazı teorisyenler vazifeye atıldılar. Bir kesim usulî ya da tikel konular üzerinden bir hareket tarzı belirlerken, bir diğer kesim fikrî plâtformu tercih etti. Yapılan iş kimilerince “Oksidentalizm”, kimilerince farklı kavramlar altında yürütüldü.
Bahsettiğimiz teorisyenlerden biri de Ahmet Davutoğlu’dur. Aktif siyasî kimliği fikir adamı hüviyetini -en azından şimdilik- buharlaştırmış gözükse de tespitleri İslâm Dünya Görüşünü benimseyenlerin müstağni kalamayacağı cinstendir. Pratikte yapılan ya da yapıldığı düşünülen birtakım hataların bu gerçeği gölgelemesine de müsaade edilmemelidir.
Modernizmin bir fikriyat olarak üzerine oturduğu zemin daha çok Hegel diyalektiği tandanslı sosyolojik evrimdir. Ebubekir Sifil Hoca Efendinin de üzerinde önemle durduğu bu konu hakkında makale ve kitap hacminde uluslararası pek çok yayın yapılmıştır ve Protestan bir papazın oğlu olan Francis Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” başlıklı teorisi bu işin hem hülasası hem de neticesine yönelik bir hipotezdir.
1989’da Berlin Duvarının yıkılışını müteakip günlerde “The National İnterest” adlı dergide makale formatında ortaya konulup 1992’de kitap olarak neşredilen mezkûr fikre ve aynı alanda önem taşıyan Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” kitabındaki değerlendirmelere İslâm dünyasından hatırı sayılır ilk cevabı 1991’de Vancouver’de “Civilizational Transformation and Political Consequences” başlıklı sunumuyla Davutoğlu vermiştir. Zira o, Medeniyetlerin mücadelesine dair değişim ve dönüşümleri daha önceden incelemiş ve 1990 senesinde tamamladığı, sonradan “Alternatif Paradigmalar: İslam ve Batı Dünya Görüşlerinin Siyaset Teorisine Etkisi” adıyla dilimize de tercüme edilen doktora tezinde işlemiştir.
Malezya yıllarında yaptığı sunumunu sonradan genişleterek “Civilizational Transformation and the Muslim World” adıyla 1994’te neşretmiş ve bu kitap “Medeniyet Dönüşümü Uluslararası Düzen Bunalımı ve İslâm Dünyası” adıyla tercüme edilip 2018’de basılmıştır.
Davutoğlu, lisans eğitimi yıllarından itibaren daima incelediği anlaşılan konuyu, “Medeniyetlerin Ben İdraki” (1997); “Bunalımdan Dönüşüme Batı Medeniyeti ve Hristiyanlık” (2000); “İslâm Dünyasının Siyasî Dönüşümü: Dönemlendirme ve Projeksiyon” (2001) makalelerinde detaylandırarak tez-antitez zeminine başarıyla oturtmuştur.
Bunları yazmamızın sebebini tekrar hatırlatarak bitirelim: Ahmet Davutoğlu’nun tespitleri, göz ardı edilemeyecek cinstendir. Son dönem politik gelişmelerin bu gerçeği gölgelemesine müsaade edilmemelidir.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin