Ormanı molotof, kibrit ya da çakmakla tutuşturanlar gibi olmasak da küresel ısınmaya katkımız oranında bu işte pay sahibi olduğumuzu görmek ve en azından tüketim alışkanlıkarımızla kendimizi sorgulamak; idarecilerimizi, devlet yöneticilerimizi bu sefer milletin kemer sıkacağı değil, tepeden aşağıya ciddi tasarruf önlemlerinin alınacağı bir sürece zorlamak durumundayız.
Sabotaj elbette ki güçlü bir ihtimal ve doğrulanması durumunda cezası aynı şekilde yanmak olması gereken bir kahpeliktir fakat biz artık küresel ısınma ve ona bağlı gelişen iklim değişikliğini, uzun süreli yağış kesintileri ve kuraklıkla da birlikte artık her konuda hesaba katmak zorundayız. Ormanlarda gezenler bilirler; hava kurak gittiğinde, yağmurdan mahrum kalınan her geçen gün otlar biraz daha kurur ve basıldığı anda parçalanacak, tutuşmak için bahane arayacak bir hâle gelir.
Avustralya’yı Yakan Bizi Yakmaz mı?
Geçtiğimiz sene Avustralya’da başlayıp geçmiş senelere göre uzunca bir müddet daha dikkat çekici ve tahripkâr şekilde devam eden yangınlar esnasında konuya dair birçok şey yazılıp çizilmiş ve yayınlar yapılmıştı. 12 Ocak 2020 tarihinde Fatih Altaylı sunumu, “Avustralya Neden Yanıyor?” başlığıyla ekranlara gelen Teke Tek Bilim’de Prof. Dr. Nüzhet Dalfes, Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ve Prof. Dr. Utku Perktaş konuyu birçok açıdan ele almıştı. Bununla beraber, program içeriğinde, “Burada yaygın olan yangınlardan, ılıman kuşakta yaşayan bizlerin de bilhassa iklim değişikliğine bağlı olarak çıkarmamız gereken dersler var!” şeklindeki ifade özellikle dikkat çekmişti.
Nitekim başta Avustralya olmak üzere çeşitli ülkelerde gerçekliğin bir parçası olan orman yangınlarının son yıllarda küresel ısınmaya bağlı iklim değişikline uğradığı tespit edilen Akdeniz havzasında da sıklıkla görülmesi, bize göre güneyde yer alan yangın alışkanlığına sahip iklim hattının yukarıya (Anadolu’nun güneyine) taşındığını ve yeni bir hat oluşturduğunu gösteriyor. Bu sebeple, Akdeniz havzası bundan sonra yaz aylarını kuraklığın da etkisiyle yangınlarla geçirmeye alışmak ve akut dönemlerine hazırlıklı olmak zorunda kalabilir.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin son on gündür mücadele ettiğimiz yangınlara yönelik değerlendirmelerin ardından, Akdeniz ülkelerinin orman yangınlarına karşı iş birliği için aynı çatı altında bir araya gelmelerinin elzem olduğuna dair söylemi de bu tespitlere dayalıdır.
Dolayısıyla, Akdeniz iklim kuşağındaki ülkeleri bir araya getirecek “Akdeniz Orman Yangınları Mücadele Birliği”nin kurulması, bölgedeki ülkelerin kendi güçlerinin yanı sıra yedek güce kavuşmasına ve makine, teçhizat, hava aracı ve insan gücü anlamında belli bir plân ve program dâhilinde yardımlaşmasına imkân sağlayacaktır.
Bahsi geçen programda; yangınların sebepleri ve tetikleyici etkenler, yangın sırasında ağaçların ve hayvanların hareketleri, yangına müdahale, yangından sonra yapılacaklar ve fidanlama gibi konular üzerinde de tek tek duruluyordu. Özellikle de fidanlama konusunda, çam yerine zeytin-ceviz falan dikelim gibi çok saçma önerilerin sıralandığı ve TEMA Vakfı’na bağış kampanyalarının başlayıp büyümekte olduğu bir ortamda işin uzmanlarına kulak vermek gerekiyor.
Yangınların Sebepleri
Prof. Dr. Tavşanoğlu’nun orman içlerinde turizm veya günü birlik insan yoğunluğunun etkisini de sonuna ilâve ederek tamamladığı temel sebeplere dair ifadelerini ekleyelim:
Yangınların sebeplerini anlayabilmek için Akdeniz ekosistemlerinin yangınla olan ilişkisini insan etkisinden bağımsız olarak irdelemek gerekir. Buradaki bitki toplulukları (Kızılçam ormanı, makilikler) yüksek derecede yanıcı özelliğe sahiptir.
Akdeniz ormanları ve çalılıkları yüksek yanıcılığa sahip olmaları nedeniyle, modern insan daha ortaya çıkmamışken bile doğal yangınlara maruz kalmaktaydı. Halen orman yangınlarının bir kısmının doğal sebeplerden (özellikle yıldırım) ortaya çıktığını unutmamak gerekir.
Bugün karşılaştığımız yangınların bazılarının (ör: Manavgat yangını), bu kadar yayılmasının ve söndürülememesinin sebeplerinden birisi, yüksek sıcaklıklar, düşük nem koşulları ve hızlı esen kuru rüzgârlardır. Özellikle geçen hafta Akdeniz’de görülen sıcak dalgaları, Türkiye gibi birçok başka bölge ülkesinde de yangınlara yol açtı. Bu nedenle Avustralya ya da Kuzey Amerika’da olduğu gibi Akdeniz Havzası’nda da iklim değişikliğinin yangınları artırıcı etkisini bizzat yaşamaya başladığımızı söylemek mümkün…
Aşağıya eklediğim, an itibarıyla dünyadaki yangınları gösteren ve Avrupa orman yangınlarının dikkat çekici şekilde yansıdığı grafik de bu tespitlerin pratiğe yansıması gibi gözüküyor.
Artık yeni bir döneme girmiş olabiliriz. Ormanlara yaklaşımımızdan yerleşim birimlerimizin ormanla olan yakınlığını ve daha birçok konuyu gerçekleriyle beraber ele almamız gerekiyor.
Yorum Yazın
Yorum Ekleyin